2 Aralık 2010 Perşembe

KIRMIZI PANCAR (kavurması ve faydaları)


PANCAR KAVURMASI
1 KĞ pancarı kök kısımlarını kesip yıkayıp bütün olarak haşlıyoruz.
haşlanmış yumruları kolayca soyup küçük küçük doğranır yada rendeleyebiliriz
tavaya yağı koyup bir başta soğan doğranır pancarlar eklenir biraz pul biber ve tuzla kavurulur hepsi bu kadar üzerine yoğurt döküp afiyetle yenir ben çok seviyorum sizde deneğin canlarım bence
Ben Pancarı oldum olası çok severim kavurmasını özellikle turşusu yanında bulgur pilavı hımmm bayılırım helede biraz araştırıp faydalarınıda öğrenince hiper tansiyonu olan biri olarak pancarı mutfağımda daha çok bulundurmaya başladım


Kırmızı Pancarın Faydaları:

Saç dökülmeleri, sedef hastalığı, egzama hastalığı, ürtiker, kurdeşen, vücut kaşıntıları ve karaciğer hastalıklarına faydalıdır. Cildi güzelleştirir.

Yapılan bir araştırmada günde bir bardak kırmızı pancar suyunun 24 saat boyunca tansiyonu düzenlediği belirlendi.”Araştırmada bir bardak kırmızı pancar suyunu içen gönüllülerin yüksek olan tansiyonunun bir saat sonra düştüğü tespit edilmiştir. Kırmızı pancar suyunun kan basıncını düşürücü etkisinin 3-4 saat içinde zirveye çıktığı ve 24 saat boyunca devam ettiği gözlenmiştir”.Hipertansiyon hastaları mutlaka günde 1 bardak içmelidir.


Kırmızı Pancar Suyu Nasıl Hazırlanır?
Kırmızı pancarı, 1 gece önceden, sirkeli suya koyup, bekletin. Sabah, pancarı kaynar suya koyarak, 3 dak kaynatın. Bir süre demlendirdikten sonra, suyunu süzün ve cam bir kavanoza koyun. Bu suyu 3 hafta boyunca, günde 3 kez aç karnına için…


1 Aralık 2010 Çarşamba

HAŞHAŞLI BÜKME


Bir kg un
yarım yaşmaya
yarım bardak yogurt
1 yumurta tuz ve ılık su ilavesiyle yumuşak bir hamur yogurun .Hamuru yarım saat mayalandırın.Mayalanan hamurdan yumurta büyüklügünde hamur koparıp elinizle avuç içi kadar açın üzerne bolca sıvıyag sürün.bu şekilde 8 tane hamur hazırlayıp aralarına bolca dövülmüş siyah haşhaş sürüp üst üste dizin.mayalı hamur oldugu için kolay açılacaktır elinizle açabildiginiz kadar açın .sonre bıçakla uzun şeritler halinde kesin. kestiginiz şeritleri bir uundan çevirerek burun. fırın tepsisine dizip 200 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
AFİYET OLSUN..

23 Kasım 2010 Salı

Öğretmenler Günü


BAŞTA KENDİ OĞLUM OLMAK ÜZERE ÇALIŞTIĞIM KURUMDAKİ ÖĞRETMENLERİN SAYFAMDAKİ ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIN VE TÜM ÖĞRETMENLERİMİZ GÜNÜ KUTLU OLSUN...
DUNYANIN EN DEGERLI VARLIKLARI OLAN SIZ OGRETMENLER! BUGUN, TURK OGRETMENININ SEREF GUNUDUR. ONA OLAN SAYGIYI YENILEME, ONUN YUCELIGINI ANMA GUNUDUR. BOYLE ANLAMLI BIR GUNDE HEPINIZI SEVGIYLE, CANDAN KUTLUYORUM.

BENİM PAŞAM EĞİTİMİNİ TAMAMLAYIP DOKUZ EYLÜL EĞİIİM FAKÜLTESİ TARİH ÖĞRETMENLİĞİNDE ASİSTAN OLARAK GÖREVE BAŞLADI ALLAH HERKESİN EVLADININ MEZUNİYETİNİ MÜRÜVETİNİ GÖRMEĞİ NASİP ETSİN GÜNÜN KUTLU OLSUN CANIM OĞLUM...
ÖĞRETMEN

Dosttur o çalışanla, dosttur o yarışanla

Yarınlara el ele beraber koşanlarla,

Mutludur o, simsiyah saçları olmuşsa ak,

Dünden daha güçlüdür uyanırken her sabah.

Doğruya, güzelliğe, odur yolu gösteren

Odur hep geleceğe güvenle gülümseyen.

Bir ana, bir babadır çocuklara sunulan.

Odur eli öpülen, odur fedakâr insan.

Sarsılmaz bir inançla görevini sevmekte,

Ömrünü adamıştır milletine hizmette.

Ruhlara şekil veren, kafaları besleyen

Uygarlığa yürürken en öndedir öğretmen.
Nevin EMGEN

15 Kasım 2010 Pazartesi

:(((((((((


ŞEHİT EVİNDE ÖKSÜZ GEÇEN BAYRAMLARIN BABAM NERDE DIYE SORAN NICE KUCUK CANLARIN YOKTA OLANLARIN UNUTULANLARIN HATIRLAMADIKLARIMIZIN BOYNU BUKUK EVLAT YOLU BEKLEYEN NICE ANALARIN VE BABALARIN ÖKSÜZ VE YETİMLERİN
AÇLARIN VE YOKSULLARIN SOGUKTA TİTREYEN MINIK ELLERIN ALLAHA AÇILAN YÜREKLERDE İSYANDAN UZAK EN GIZLI DUALARIN... GÖZYAŞLARININ BAYRAMI KUTLU OLSUN ONLAR KI EN YUCE MERTEBESINDEDIR GÖNUL TAHTININ
YAKINLARINIZI VE SEVDIKLERINI HATIRLAMANIZ ŞEHİT AILELERINE BU EN HASSAS GUNLERDE DAHA FAZLA DESTEK OLMANIZ DILEGIYLE ..

13 Kasım 2010 Cumartesi

HAYIRLI BAYRAMLAR


HAYIRLI BAYRAMLAR

___(♥) .En güzel. (♥)♥(♥) günlerden (♥) __(♥)biri olan Kurban Bayramında
(♥) bütün(♥) _(♥)dualarınızın ve.(♥♥♥). isteklerinizin (♥)
__(♥)yaradanımın(♥♥♥♥♥♥)katında en( ♥) ......____(♥)kısa sürede
(♥♥♥)kabul edilip (♥) ______(♥) size ...ve... de..(♥)sevdiklerinize(♥)
..._____(♥)huzur mutluluk neşe(♥) ________(♥)bereket getirmesi(♥)
__________(♥) .dileklerimle. (♥) . şeker tadında bayram geçiriniz
Fatma ÖZÇELİK

8 Kasım 2010 Pazartesi

KABAK TATLISI


Malzemeler:

2 kg balkabağı
2,5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı dövülmüş ceviz

Hazırlanışı:

Kabağı ince ince dilimledikten sonra soyup çekirdeklerini çıkart. Yıkadıktan sonra 2-3 parmak genişliğinde dilediğin uzunlukta doğra. Büyük ve yayvan bir tencereye kabakları, aralarına şeker serperek kat kat diz. Bir gece ağzı kapalı olarak beklet. Bu bekleme sırasında kabak su salacağı için pişirirken ayrıca su koymaya gerek yok. Geceden bekletilen kabak orta ateşte yumuşayana kadar pişirilir.Kabağın şerbetinin koyulaşması için bir sürede kapağı açık olarak pişirin. Soğuduktan sonra servis tabağına alınarak üzerine dövülmüş ceviz serpilerek servis edilir.

30 Ekim 2010 Cumartesi

AŞKIN YAŞI YOKMUŞ...


Konya'nın Akşehir ilçesinde yaşayan 78 yaşındaki Ayşe Yuvalı'nın ortadan kaybolması üzerine ailesi, hem kayıp ihbarında bulundu, hem de gazetelere verdikleri ilanlarla kendisini aramaya başladı.
Yapılan araştırmalar sonunda, Ayşe Yuvalı'nın kayıp olmadığı, yeni bir hayat kurmak üzere gençlik yıllarından tanıdığı ve şu an 86 yaşında olan Mustafa Çimendere ile evlenmek üzere Nazilli’ye yerleştiği ortaya çıkardı.
''SEVMENİN YAŞI OLMAZ''
Mustafa Çimendere, gazetecilere yaptığı açıklamada, sevmenin ve evlenmenin yaşı olmayacağını dile getirerek, ''İnsan, her yaşta sevebilir. Ben de Ayşe'yi sevdim ve anlaşarak evlenmek için onu eski memleketim Akşehir'in Çimendere köyünden Nazilli'ye getirdim. Ben 50 yıl önce Akşehir'den Nazilli'ye gelerek yerleştim. 35 yıl önce ilk eşimi kaybettim ve ikinci evliliğimi yaptım. Onu da 7 yıl önce yitirdim. Nazilli'de tek başıma yaşıyorum. İnsanın tek başına yaşaması zor oluyor. Gezmek için eski memleketim olan Akşehir'e gittim. Gençlik yıllarında tanıştığım Ayşe ile karşılaştım. Onun da 24 yıl önce eşinin öldüğünü öğrendim. Uzum ömürlü insanların yaşadığı Nazilli'de, tek başıma yaşadığımı söyledim. Evlenmek için anlaşarak Nazilli'ye geldik. Evlenme işlemlerimizi başlattık. İkimiz de mutlu şekilde yaşam süreceğimize inanıyoruz'' dedi.
Bu arada evlenmek için başvurdukları Nazilli Belediyesi Nikâh Memurluğu’ndan istenen ''akıl sağlığı yerindedir'' raporu için hastaneye başvuran yaşlı çiftin, bu işlemlerin tamamlanmasının ardından nikahlarının ilerideki günlerde kıyılacağı öğrenildi.

25 Ekim 2010 Pazartesi

TAS KEBABI


Malzemeleri :
1/2 kg ince kuşbaşı doğranmış kuzu eti
1 çay bardağı sıvı yağ
2 adet domates
1/2 çorba kaşığı domates salçası
3 diş sarımsak
1 orta boy soğan
1 çay kaşığı kekik
1 çay kaşığı karabiber
1/2 çay kaşığı kırmızı biber

Yapılışı :
Soğanları ve sarmısakları yemeklik doğrayın, yağ konmuş orta büyüklükte tencereye koyun. Kuş başı doğranmış etleri üzerine döküp, karıştırın. Üzerine salca ve domatesi ilave edin. En son baharatı ilave edin. İyice karıştırın. Tencerenin ortasına toplayıp, cam büyük bir kaseyi etler tamamı ile içinde olacak şekilde kapatın, ve çok kısık ateşte pişirmeye başlayın. Etler suyunu saldığında tuzunu ilave edin. Yemek suyunu çekene kadar pişirin.
Servisini patates püresi, kızartması veya pirinç pilavı ile yapabilirsiniz.


zeynep çok beyendi yemekten sonraki halide buydu..

20 Ekim 2010 Çarşamba

NE GÜZEL CAHİLDİK...


Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Murat Başaran'ın bu muhteşem yazısını eski cahillikleri özleyenler için

Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...

Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...

Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma
dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret
kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.

Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...
Kimin umurunda...

Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk..
Bir açıklama ekle
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Murat Başaran'ın bu muhteşem yazısını eski cahillikleri özleyenler için

Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...

Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...

Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma
dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret
kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.

Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...
Kimin umurunda...

Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk..

17 Ekim 2010 Pazar

Doğum günün kutlu olsun! paşam


Dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini yaşar, başarı merdivenlerini rahatlıkla tırmanırsın ve dilerim yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin. Sevgi dolu kalman ve mutlu olman dileğiyle... Doğum günün kutlu olsun! paşam

18 Ekim 1984
Bir Perşembe günü dünyaya geldin
Canım oğlum paşam iyiki doğdun iyiki varsın .
Yolun bahtın acık olsun.
Doğduğun gün bulutları yırtarak, bir güneş gibi etrafına aydınlık saçarak girdin hayata. Hep sevgiyle yaşa! Nice yaşlara canım oğlum...
Bugün doğum günün olduğu için farklı ve özel olduğunu mu sanıyorsun sen? Oysa sen benim için sadece bugün değil her gün farklı ve özelsin. İyi ki varsın paşam.

Canlarım Benim
İyi ki varsınız canlarım benim
Siz olmasanız ben ne yaparım?
Beni hayata bağlıyorsunuz
Sizinle gurur duyuyorum.

Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için
İyi günde kötü günde hep beraberiz
Canlarım benim biz bir aileyiz
Aile ne demek; iyi bilenlerdeniz.

16 Ekim 2010 Cumartesi

ÇAY SAATİNE MERCİMEK KÖFTESİ



Malzemeler

1 su bardağı mercimek
1 litre su
2 su bardağı ince bulgur
2 baş kuru soğan
1 çay bardağı zeytin yağı
1.5 yemek kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı karabiber
1 çay bardağı sıcak su
1.5 yemek kaşığı domates salçası
1 demet maydanoz
1 bağ yeşil soğan
1.5 tatlı kaşığı tuz

Hazırlanışı

Mercimeği 1 litre suda yumuşayıncaya kadar kaynat.
bulguru geniş bir kaba koyup üzerine sulu mercimeği koyup karıştır ve kabın üzerini kapatıp 30-40 dakika bekletin..
Kuru soğanı ince ince kıyıp 1 çay bardağı zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavurup salçaları da ekleyin 1-2 dakika daha kavurmaya tamam edin.sonra baharatları mercimek karışımına ilave edin..
Maydanozları ve yeşil soğanları da ince ince kıyıp içe ilave edin sonra elinizde şekillendirip servis yapın..
şimdi bu mercimek köfteleri çaysız gitmez ben hemen cayıda demliyeyim
Afiyet olsun..canlar

14 Ekim 2010 Perşembe

BROVNİ (ISLAK KEK)


MALZEMELER

4 yumurta

2 su bardağı şeker

1 su bar. süt

1 su bar.sıvı yağ

2 çorba kaşığı kakao (bu malzemelerin önce yumurta ve şeker sonra diğerleri birlikte çırpılır. Karışımdan 1 su bardağı ayrılır.)

Kalan karışımın içine 2 buçuk su bardağı un koyulup çırpılır.Bir paket vanilya,bir paket kabartma tozu konularak çırpmaya devam edilir. Çırpma işlemi bitince yağlanmış tepsiye dökülüp soğuk fırına konur ve derece 160 olarak ayarlanır.Pişince sıcakken dilimlenir ve ayırdığımız 1 bardak karışım üzerine kaşıkla gezdirilip her tarafının ıslanması sağlanır.
Arzuya göre dövülmüş ceviz veya fındık da konulabilir.Ben bu sefer hindistan cevizi serptim .Yerken üstüne çikolata sosu da dökerseniz en çok yaptığım ikramlardan biri bir dilim yiyen bir dilim daha ister.
AFİYET OLSUN

İZMİR LOKMASI...


MALZEMELER
2 su bardağı un
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı toz maya (mayayı eritmek için 1 tatlı kaşığı toz şeker ve yarım su bardağı ılık su)
1 su bardağı su
1 adet yumurta

Şurup İçin
2 su bardağı su
2,5 su bardağı tozşeker
1 tatlı kaşığı limon suyu

HAZIRLANIŞI
Öncelikle toz mayayı şekerli ılık suyun içine ekleyelim ve 10 dakika kadar mayanın kabarıp, kıvama gelmesini bekleyelim.
bir karıştırma kabının içine unu eleyelim tuz ekleyelim.
Unun içerisine kabaran sulu mayayı, yumurta ve bir su bardağı su ekleyerek hamuru elle yada mikserle çırpalım.

Muhallebi kıvamında, cıvık, sulu bir hamur elde etmemiz gerekir. Hamuru 30 dakika dinlenmeye, iyice mayalanmaya bırakalım. o mayalana dursun biz şurubu hazırlayalım
ŞURUB:
su ve toz şekeri beraberce bir tencerenin içine koyup, ateşin üzerine oturtalım. Orta hararetli ateşte, şeker iyice eriyip, şurup katılaşıncaya kadar kaynatalım. Şurup katılaşınca limon suyunu ekleyelim.
Mayalanan Avucumuza aldığımız cıvık hamuru, avucumuzun içinde sıkalım, elimizin üstünde iri fındık büyüklüğünde bir parça oluşacak. Sonra bir tatlı kaşığı yardımıyla bu hamuru alıp, kızgın yağın içine, tavaya bırakalım. Lokmaları bu şekilde hazırlayalım. Tavayı sürekli sallayarak lokmaları kızartalım.
Mümkün olduğunca yuvarlak top şeklinde tavaya bırakın ve kızartın.

Hamurun kaşığa muntazam gelmesi için her seferinde kaşığı kızgın yağa batırın çıkarın

kızaran lokmalarımızı, hemen ılık şurubun içine bırakalım ve bekletelim. İstediğiniz zamanda servise sunun.AFİYET OLSUN CANLAR...

11 Ekim 2010 Pazartesi

"Küçük Pembe Kurdele"


"Küçük Pembe Kurdele" Tanıdığınız Herkese İletmeniz ricası ile..

Orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam sessizce kafeye girerek köşedeki masaya oturur.

Garsona sipariş vermek için beklerken yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder. Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki Rozetine gülmektedirler. Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam, yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek,

'Bu mu?' diye bakışanlara sorar.

Yan masadakiler yüksek sesle gülerek,

'Küçük güzel Pembe kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış!' diyerek sırıtmaya devam ederler.

Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek,

'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der.

Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan delikanlı sebebini anlamadığı bir utanma ve sıkınt ı hissine kapılsa da gelip masaya oturur.

Adam anlaşılır ve yumuşak bir sesle,

'Bu Rozet tüm dünyada, içinde olduğumuz ayda, kadınların arasında meme kanseri bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor.

Ben bu rozeti annemin adına takıyorum' der.

Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı,

'Çok üzüldüm, anneniz meme kanserinden mi öldü' diye sorar.

'Hayır' diye cevap verir orta yaşlı adam ve devam eder:

'Annem sağ. Küçük bir çocukken kendimi yalnız hissettiğim korkulu anlarımda her zaman başımı saklayabileceğim ve huzur bulacağım yumuşak bir yuvadır annemin memeleri. Annemin sağlığı için dua ediyorum.

'Hımmm' diye kekeler delikanlı.

'Bu rozeti karım için takıyorum' diye devam eder orta yaşlı adam.

'Karınız da herhalde iyi' diye sorar delikanlı.

'Evet, evet' der adam

'Karım benim için aşk ve sevgi kaynağı olmuştur her zaman. 23 yıl önce

sevgili kızımızı beslemiştir memesiyle. Karımın sağlığı için Allah'a şükrediyorum.'

'Sanırım kızınızın sağlığı için de takıyorsunuz?

'Hayır.... Kızımı bir ay önce meme kanseri nedeniyle kaybettik.

Yaşının çok genç olduğunu düşünerek ihmal etmiş memesinde fark ettiği kitleyi. Bu nedenle geç kaldık.'

Genç delikanlı, yüzündeki utangaç ve üzüntülü bir ifadeyle,

'Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim' der...

Orta yaşlı adam 'Kızımın anısına öğünerek takıyorum Bu küçük pembe kurdeleyi. Bu sayede çevremdekileri de aydınlatabiliyorum. Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş' deyip cebinden çıkardığı küçük pembe kurdele rozetini uzatırken, delikanlı öne eğilir ve takmama yardım edebilir misiniz?' diye mahçup mahçup sorar.

Bu öyküyü Türkiye Meme Vakfı'ndan Dr. Can Gürbüz gönderdi..

Öykünün altına bir de not düşmüş:

'Bir mumun, diğer mumu yakarak aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir şey yoktur..'

Lütfen bu hikâyeyi yayarak diğer mumları da aydınlatın...

TÜM AYDINLIKLAR KADINLARIN OLSUN...

Bende eşimi kanserden kaybettim BİLİNÇLİ OLMAK ADINA BU YAZIYI seve seve paylaşıyorum rabbim nerde varsa şifasını versin yar ve yardımcıları olsun...Bu ay kanser ayı.Hayatını kaybetmiş ya da mücadele eden her bir kanser hastası , aile üyesi ya da arkadaşı anısına ve savaşmaya devam edenlerin onurlu mücadelesi adına sevdiğiniz kanserli ya da daha önce bunu yaşamış birisi için bu yazıyı PAYLAŞIN LÜTFEN...

HAYATTAN NE ÖĞRENDİM...


Sonsuz karanlığın içinde doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, Zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde, İyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, Sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için,Önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, Bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana... Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeği...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin,Kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
Gerçek namusun, günah elinin altındayken, Günaha el sürmemek olduğunu öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar,Hayata da “lezzet” kattığını öğrendim. Her canlının ölümü tadacağını, Ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
MERHABA CANLAR GÜZEL BİR HAFTA GECİRMENİZİ DİLERİM
SİZE SORSALAR HAYATTAN NE ÖĞRENDİNİZ DİYE NE CEVAB VERİRDİNİZ?????????

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur....
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...
MEVLANA

10 Ekim 2010 Pazar

GÜNAYDIN

$$$$$$$$__$$__$$$$$$$$$ . .GÜNAYDINN_$$$$$$$$$$$$__$$$$$$(¯`v´¯)$ . .BEYAZ$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$(¯`(●)´¯)$ . .BİR$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$(_.^._)$$ . .GÜL$$$$$$$$$$$$$$$$$(¯`v´¯)$$$$$ . .GÖNDERİYORUM_$$$$$$$$$$$$$$$(¯`(●)´¯)$$$ . .YAPRAGINDA MUTLULUK___$$$$$$$$$$$$$$(_.^._)$$ . .DALINDA SEVGİ______$$$$$$(¯`v´¯)$$$$$ . .GÜZEL________$$$(¯`(●)´¯)$$ . .BİR___________$(_.^._)$ . .SABAH____________$$$$$$ . .KAHVESİYLE______________$$ . .BERABER.. MUTLU GÜNLER CAN DOSTLAR..

9 Ekim 2010 Cumartesi

MERHABA CANLAR...


MERHABA CANLAR...
HAYLİ ZAMAN OLDU AYRI KALDIM.
KIRGINLIKMI DESEM YOĞUNLUKMU
HER NE OLURSA OLSUN BENİM VAZGEÇİLMEZİM HUZUR BULDUĞUM YER BLOG SAYFAM..
DAYANAMADIM DAHA FAZLA ZAMAN ZAMAN GELDİM SESSİZ İZLEĞİCİ OLDUM
AMA YETER DEDİM YETER BU KADAR AYRILIK..
GÖNÜL PENCEREMDEN BİR BULUT GEÇTİ SANKİ..
KİMİ YERLERE BEREKETLİ YAĞMURLARINI BIRAKTI,KİMİ YERLERE KURAK MEVSİMLERİNİ..
BAZEN SEL OLDU AFET OLDU TAŞIRDI DERELERİ,NEHİRLERİ CAN ALDI..
BAZEN TOPRAĞIM KURUDU SUSUZLUĞUNDAN TEK BİR FİDANA ÖZLEMİNDEN KAHROLDU..
ADALETSİZLİĞİNE AĞLADI YÜREĞİM DEVRAN AKSİ İSTİKAMETTE DÖNÜYOR DİYE..
BİR GERÇEK VARDI OYSA..
BU ADALETSİZ SİSTEMİN ADALETSİZLİĞİ YİNE İNSANDI..
YİNE AÇ GÖZLÜLÜKTÜ...
İNSAN DENEN YARADILANDANDI SEBEBİ..
GÖNÜL BAHÇEM YAĞMURA DOYDU ÇİÇEK OLDU FİDANLAR AĞAÇ OLDU..
KURAK TOPRAKLARIM SOLUDU KANA KANA İÇTİ FİDAN OLDU..........
SONUNDA SAYFAYA DÖNDÜÜÜÜ DAYANAMADI DAHA FAZLA..
SİZLERİ SEVİYORUM CAN DOSTLARIM

10 Eylül 2010 Cuma

ZEYTİN YAĞLI BAMYA


Yaz ayının sonlarına yaklaştıgımız şu günlerde artık bitmek üzere olan bamya yapalımmı ben kesinlikle etli bamya yapmıyorum bamyayı bol ekşili seviyorum yanındada acı köz biber harika oluyor tavsiye ederim
Malzeme Listesi:
1 kilogram bamya
1 adet limon suyu (koruk suyu olması daha iyidir)
3 su bardağı
3-4 adet domates
1 orta boy soğan
yarım çay bardağı zeytinyağı tuz

Bamyaları önceden yıkayın kuru iken ayıklayın uzamaması için.Eğer acilse önceden yıkanıp kurutulmamışsa Bir kabın içine bol limon suyu koyun ayıklanan bamyaları onun içine atın.Ekşili su bamya yemeğinin suyunun uzamasını engeller).
Temizleme işlemi bittikten sonra
tencereye yağı ve küçük doğranmış soğanı koyun ve 2-3 dakika kavurun.
Domatesleri kabuklarını soyarak kare doğrayın ve soğanlara ilave edin.
3-4 dakika daha karıştırarak pişirin.
bir limon suyu sıkın 3 su bardağı suyu koyun kaynayınca ağız tadınıza göre tuz koyup ayıklanmış bamyaları içine atın kesinlikle kaşıkla karıştırmayın arada bir tencereği sallamanız kafidir
Bamyalara kaşıkla bastığınızda eziliyorsa pişmiştir sonrasında servise hazırdır.

Afiyet olsun....

9 Eylül 2010 Perşembe

BAYRAMLARINIZ BAYRAM OLA


Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
...Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..

Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..

Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..

Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..

Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı..

Abdurrahim KARAKOÇ

8 Eylül 2010 Çarşamba

Bayramınız Kutlu Olsun


İşte geldi bayram ahenk neşe var,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..
Bu gün dostlar için özel neşe var
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Bayramda hatırlanır bütün yarenle
rDua edin bize hakka erenler,
Fakiri kaldırsın bakıp görenler,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Sevinmeli bu gün fakir fukara,
Bu gün olsun geçen güne hatıra,
Bayramlar yazılsın düşsün satıra,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Dualar etmeli gurbet gezene,
Yazık olsun dostlarını üzene,
Kulak verin ibadete ezana,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Kadir mevlam koyma bize amana,
Değer verin boş geçmesin zamana,
Görün inanmayan gelsin imana,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Bayram huzur neşe verir insana,
Kimseler kıymasın nolur bir cana,
Herkes bayramlaşsın içten bir yana,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Hergünümüz bayramIa neşe saçsın,
Küskünler birbirine kucak açsın,
Hain iblis kıskansın sizden kaçsın,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Gözünüz hicran yerine nur dolsun,
Yüzünüz Allaha hak nasip olsun,
Kâbede dualar hep kabul olsun,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Ağlamasın sussun şehit anamız,
Bu vatandır toprağımız şanımız,
Dalgalanıp dursun al bayrağımız,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Fatmayım halkıma hakkı dileğim,
Açarım avcumu döner bileğim,
Mevlamdan dolmalı gönül küleğim,
Bayramınız kutlu olsun can dostlar..

Fatma ALAGEYİK.

7 Eylül 2010 Salı

Mutlu olmayı deneyelim..


Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil;

onlarla başa çıkabilme yeteneğidir.. "


...
Aslında iyi bildiğim bu cümle; cevaplandıkça çoğalan birçok soru cümlesiyle birlikte, sabaha dönen vakitlerin derin sessizliğinde, düşüncelerimde dolaştı durdu tekrar tekrar :



İçimizden bir türlü yok edemediğimiz "sevmeye yeteneksiz olmak" gibi bir duygunun etkisi, sorunların çözümünde ne kadar gözardı edilebilirdi acaba..?

Ya da ; yaşama karşı "genellikle" hırçın davranışlarımıza, bu yeteneksizliğin ne kadar katkısı vardı..?



Veya ; sorunların bir ucundan tutmaya çalışırken,

aynı zamanda da, kalbimizde ince bir sızı bırakmış küskün hatıraların kırgın karanlıklarında, kendi yolumuzu kendimiz tıkıyor olmamız olasılığı ne kadardı.. ?.

Mutluluk kayıp giderken yüreğimizin yakınlarından, farkına varıp yakalayamıyorduk da,

gerçekleşmesini umutla beklediğimiz hayaller, tutmayı başaramadığımız o zamanlarda mı kalıyordu ki..?

Eğer, zamanı geri alabilme şansımız olabilseydi, yılların içinde gizleyebilirmiydik hataları..?

ve

zihnimde, buna benzer birçok sorular uçuştu, saklanmış gölgelerin izdüşümleri arasında...



Cevapları mı.. ?

Belki oyuncular değişirdi ama, senaryo...
" Bir yoldur uğruna yürüdüğüm..
Ben sana varsam, bir gün sen yoksundur
ya da gelsen sen bana, vakit geçmiştir çoktan.. "

Biz ; en iyisi sorunlarla başa çıkabilme yeteneğimizi unutmadan,

sabrın sıcaklığını demleyelim yüreğimizde ve mutlu olmayı deneyelim..

5 Eylül 2010 Pazar


RABBİM SEN GÖNÜLLERDE BİR NUR,KALPLERİN PASINI GİDEREN BİR CİLA,RUHLARA IŞIK TUTAN BİR AYDINLIK KAYNAĞI VE BAŞTAN BAŞA BİR HAKİKATLER MEŞHERİSİN...!BİN AYDAN HAYIRLI OLAN KADİR GECENİZİ KUTLAR ,TÜM AÇILAN ELLERİN ,YAPILAN DUALARIN KABUL OLMASINI VE TÜM İSLAM ALEMİNE HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLERİM..)

YALNIZ DEĞİLSİN!



Sancı çekmeyi bırak!

Üzülme be dostum!

Bir tek sen mi dertlisin

Kabuklarını bir kırsan

Şöyle bir çevrene baksan



Kimin hayatından yırtıp atacağı sayfaları yok ki

Kim Leyla’ya giden yolları hemen buluyor

Kimin nefsi günahların tavaf yeri değil ki

Kim zaman zaman iltica ettiği ülkeden sınır dışı edilmiyor

Kimin hayatına cemrelerin üçü de tam zamanında düşüyor ki

Kim aşkı acısız ve yarasız yaşıyor

Kimin dudaklarına hüküm giydirilmiyor ki

Kim ıssız bir köşeye çekilip de ağlamıyor

Kimin şu hayatta yasak elmaları yok ki

Kim içinde söylenmemiş sırlarla gitmiyor



Yani anlayacağın hepimiz aynıyız

O halde dert etme dostum

Yalnız değilsin!





MEHMET ORHAN DURDU

29 Ağustos 2010 Pazar

27 Ağustos 2010 Cuma

Cuman mübarek olsun.


Cuman mübarek olsun.
Olsun ki, yürekler atsın Allah Allah diye.
Olsun ki, Aşk-ı Muhammed gönüllere azık olsun.
Olsun ki, paramparça bu ümmet;
Kardeşlik bilinciyle kaynatılmış, tevhid temeli üzerine kurulmuş, çatısı Kuran, ziyneti sünnet olan bir kaleye dönüşşün! ..

Ey Kapıları Açan ALLAH’IM

Bize Kapıların En Hayırlısını Aç

Ey Halden Hale Çeviren RABB’İM

Halimizi En Güzel Hale Çevir

Ey Kalpleri Döndüren ALLAH’IM

Kalplerimizi Dinin Ve Taatin Üzere Sabit Kıl

Müslüman Kardeşlerimize Zaferler Nasip Eyle

Zulmeden Kullarınıda Kaffar isminle Kahreyle…

Şu Mübarek Ayın ve Şu Mübarek Cuma Gününün Hürmetine

Dualarımızı Kabul Eyle ALLAH’IM…

20 Ağustos 2010 Cuma

Günün Duası, Cumanız Mübarek Olsun


Peygamberimizin Dilinden
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Mahlûkatı inşa ve ihya etmeden önce de var olan Evvel,

her şey yok olup gittikten sonra da bakî kalan Âhir,

Kendisini ananı unutmayan,

şükredenin nimetini eksik etmeyen,

dua edeni mahrum bırakmayan,

ümit besleyenin ümidini boşa çıkarmayan Alîm!



Allahım,

Seni

–ki şahit olarak Sen yetersin-

bütün meleklerini,

göklerinin sakinlerini,

Arşının taşıyıcılarını,

gönderdiğin peygamber ve elçilerini,

yarattığın her türlü mahlukatını

şu şehadetime şahit tutuyorum ki:



Sen hak mabud olan Allahsın,



Senden başka ilah yoktur,

birsin,

ortağın yoktur,

sözünde değişiklik ve vaadinden dönmek söz konusu değildir,

Hazreti Muhammed Senin kulun ve Resûlündür,

kendisine yüklediğini kullara iletmiş,

Allah yolunda gereği gibi mücadele etmiş,

insanları hak olan sevapla müjdelemiş

ve doğru olan cezayla korkutmuştur.



Allahım,

hayatta bıraktığın sürece

beni dinin üzerinde sabit kıl,

beni doğru yola ilettikten sonra kalbimi saptırma,

kendi katından bana bir rahmet lutfet,

hiç şüphesiz bağışta bulunan ancak Sensin.

Hazreti Muhammed’e ve Âli Muhammede salât eyle,

beni de onun tabilerinden ve taraftarlarından eyle,

beni onun cemaati arasında haşret,

farz olan Cuma namazlarını gereği gibi eda etmeye

ve o günde vacip kıldığın diğer taatleri yerine getirmeye,

ceza ve mükafat günü olan ahirette

bunları yerine getirenlere nasip ettiğin ihsanları kazanmaya

beni de muvaffak eyle!

Hiç şüphesiz Sen izzet ve hikmet sahibisin!
Amin...

18 Ağustos 2010 Çarşamba

SENSİZLİK..


Sıkıcı bir bekleyiş sensizlik
Derin mi derin, karanlık mı karanlık
bir kuyu..

Ağzı dar çıkışı imkansız gibi..

Sanki hiç gelmeyeceksin gibi..
Gelsende görmeyecekmişsin gibi..

Bekliyorum Ey Yar
Bekliyorum seni...
Gelsen de gülsem
Bir ömür yoluna sersem...

15 Ağustos 2010 Pazar

Benn geldiiiiiiim:))


Özlemişim blog sayfamı blog dostlarımı baya uzun zaman olmuş uğramayalı...
Önçelikle Hayırlı bereketli Ramazanlar olsun hepimize Rabbim kolaylık versin bu sıcaklarda sabrınızı artırsın:)
Ben yokken sayfama gelen yorum bırakan dostlarıma peşinen teşekkür ederim..
neler yaptım bunca zaman Ben izine çıktım sanmayın tatil yaptım yine aynı monoton hayat devam etti
iki günlüğüne eskifocaya gittik bir günde mezarlık ziyaretine hepsi bu
İzmir yanıyor kavruluyoruz dışarı çıkmak ne mümkün nemden yapış yapış nefes alamıyoruz.
Zeynep (torunum)alıyor tüm zamanımızı iyice tatlandı yarım yamalak kelimeler çıkarıyor yürümeye çalışıyor onla gecen zamanlarda unutuyorum herşeyi.
Ve izin bitti işe başladım iş yerim dersane olunca hareketlilik çobuk başladı ünüversite tercihleri derken sonuçların açıklanması tadilat temizlik ve ramazan_ı şerifinde gelmesiyle benim tempolu iş yaşantım başlamış oldu şimdi ifatr yemekleri var sırada burda olmadığım zamanlarda facebook da takıldım blogda bulamadığız kim varsa çoğuda ben dahil farmwillede hasat la uğraşıyo onuda söylemiş olayım
Bloğumu yalnız bırakmadığı ve tekrar tekrar gelip yorum bırakan ra55 arkadaşımada ayrıca teşekkürler inşaallah bundan sonra daha sık görüşürüz iftar yemekleriylede karşınızda olurum beni bu gün apar topar bloğa getiren bir şey daha canım arkadaşım akasyakokusu nurayımın telefonu oldu her ne kadar yüz yüze görüşmemiş olsakda gönülden günüle öyle bir bağ kurulmuş öyle güzel dostluk oluşmuşki blog çatısı altında bir aile olmuşuz sizleri seviyorum teker teker selamlıyorum şimdilik bu kadar görüşürüz en güzele emanet olun sevgiler..

25 Temmuz 2010 Pazar

ÇEKİLİŞ


http://www.kutsalceyiz.com/ arkadaşımızdan duyurudur

bu hediyeleri bir izleyicime hediye etmek istiyorum


Sevgili arkadaşlar,ziyaretçi sayımdan memnun olmama rağmen,
blog sahibi arkadaşlarım tarafından yeterince birbirimizi tanımadığımıza inanıyorum.
tanışmak,kaynaşmak adına böyle bir hediye furyası aklıma geldi,


RAMAZANDA KEYFLE İÇİN

HEDİYEMİZİN ÖZELLİĞİ


PİYASADA BULUNMAZ,
EXPORT OLMASI,Sadece üreticiye veriliyor ve İHRAÇ ediliyor,
İLK SÜRGÜN ÇAY OLMASI,
EYNESİL (GİRESUN) ÇAYIDIR
Diğer çay eken şehirlerimize göre yağış oranı daha düşük olduğundan
HARMAN KALİTESİ daha yüksek sayılmaktadır
KOYU RENKLİ
ORTA SERTLİKTE,Her damak zevkine hitap edecek nefasettedir

KATILIM ŞARTLARI

1-İZLEYİCİM OLUN WWW.KUTSALCEYİZ.COM ADRESİME
2-yarışmayı blogunuzda duyurun,
3-resmi küçük boy olarak yayınlayın,
4-aktif link verin
5-yorumla katıldığınızı bildirin (zaten izleyicim olanlar
(2,3,4,5 no daki şartlarla çekilişe katılabilirler

maksat muhabbet,çam sakızı çoban armağanıdır
ÇEKİLİŞ 08-08 TARİHİNDE OLACAKTIR 07 AĞUSTOSa KADAR HERKESİ BEKLERİM
sevgiler KUTSALCEYİZ

Read more: http://kutsalsofra.blogspot.com/2010/07/bu-cekilise-kacirmayinnnnnnn.

8 Temmuz 2010 Perşembe

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN


Allahın selamı bereketi üzerinize olsun
Bu güzel gecede yaptığımız hayırlar,dualar ve ibadetler yüce rabbimin ve sevgili peygamberimiz s.a.v. şefatine nail olması dilerim..

6 Temmuz 2010 Salı

CANIMA


Dogumu:7.7.1955 Ölümü:1.1.2008
Rahmetli eşimin doğum günü bugün yaşasaydı ona süpriz pasta yapardım gücümüz yetiğince hediyesinide alırdım onunda gözleri dolar sağolasın gülüm ALLAH öbür senede kutlamak nasip etsin derdi bu onsuz kutladığımız 3. doğum günü biz yine o varmış gibi onu ziyarete mezarına gidecez ona hediyemiz dualarımız ve görmediği torunu ZEYNEP olacak oda görecek biliyorum benim sultanım ,paşam,kuzum bitane diyecek biliyorum o bizimle sayfama gelen dostlarım bir fatihada siz okurmusunuz

CANIMA

Kalabalıklar içinde yalnızım.
Göremiyorum güzelikleri
Boğazım düğüm düğüm
Çözemiyorum
Aydınlatsam şu karanlığı
Elim uzansa yollar yakın olsa yanına gelsem
Gelebilsem mezarına el sürsem
Susmasan konuşsan
Sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü
Bağrıma bassam
Doğum günün bugün
Doğum günün canım
Doğum günün kutlu olsun
Rahat uyu sen
Cennet mekanın olsun
Tüm kalbimle DUALARIMI GÖNDERİYORUM CANIM
SULTANIN
FATMA ÖZÇELİK

1 Temmuz 2010 Perşembe

BAYRAK BABA TÜRBESİ (GELİBOLU)


Gelibolu’da Hamzakoy’a bakan tepenin yamaçlarındaki bu türbe, Çanakkale Boğazı’nı salla geçen Osmanlı komutanı Süleyman Paşa’nın bayraktarı Karacabey’in mezarıdır. Bu nedenle de XIV.yüzyıldan bu yana bu türbeyi ziyaret edenlerin buraya bir bayrak asmaları gelenek haline gelmiştir.

Karacabey ile ilgili ilginç bir söylenti bulunmaktadır: Bir kuşatma sırasında sancağı düşman eline geçmemesi için kılıcı ile parçalayarak yutmuştur. Osmanlılar bu savaşı kazandıktan sonra Onun sancağı yutabileceğine inanmamışlardır. Bunun üzerine Karacabey palası ile karnını yarmış ve yuttuğu sancak ortaya çıkmıştır. Karacabey ölürken de “Vatan sağolsun, benim mezarımdan hiçbir zaman Türk bayrağını eksik etmeyin, sonsuza dek mezarımda dalgalansın” demiştir. O zamandan itibaren Bayraklı Baba olarak anılmaktadır.

Bayraklı Baba türbesinin herhangi bir mimari özelliği bulunmamaktadır.

29 Haziran 2010 Salı

Zeyneb'in kıskançlığı..


Bebeklerin sanıldığından daha zeki ve çevreye duyarlı olduğunu Zeynebin hareketleri ortaya koydu. 9 aylık bebek, insan yüzünde oluşan duygu ve düşünceleri nasılda farkediyor. Gecenlerde düğüne gittik masada bulunan damla bebeği kucagıma aldıktan sonra bizim uslu sessiz zeynebimiz kendini paralıyor annesinin kucagına sığmıyor sanki kıskançlık belirtileri gösteriyor. Zeynep benimi kıskandı dediğimde yok artık daha neler diyenlere işte kanıtı

Zeynep kucaktan kurtuldu Damla bebekle resmini çekmek için masaya oturtmamızı fırsat bilip yavrucagın saçını arkadan çektiğinin farkına bile varamadık bebeği susturmak için annesine idade ettikden sonra bizimkisi sakinleşti zamane bebekleri bunlar vesselam

28 Haziran 2010 Pazartesi

Izmir'de nereleri gezip görmeli?


İZMİR SAAT KULESİ
konak meydanında izmir'in simgesi haline gelmiş olan bir yapıdır.1901 yılında ıı.abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılı için sadrazam küçük said paşa tarafından alman konsolosluk binası'nı yapan mimara yaptırılmıştır.
25 metre yüksekliğindeki kulenin saati alman imparatoru ıı.wilhelm 'in armağanıdır. dört köşesinde çeşmeleri bulunan saat kulesinin yazıtı yoktur.bir zamanlar deniz kıyısındayken şimdi denize çok uzak kalmıştır.izmire gelipte önünde hatıra resmi çektirmeyen yoktur
önünden kuşlara yem atmak çok güzel bir duygudur.
izmir'in en çabuk bulunabilinecek ve en yaygın buluşma mekanlarndan biridir..
izmir' de , sürekli canlı bir ortamda afiyet ve güvenle balığın ve salatanın en güzelinin keyfini çıkartabileceğiniz yer.HİSAR ÖNÜ
kızarmış ekmeklerinizi tabaktaki zeytinyağına bandırın !!!
helvanızı yiyin ve de kömürde kahvenizi sakın unutmayın.

izmir kemeraltı'nda bulunan süper mekanlardan kızlarağasıhanı, 1744 de izmire mal taşıyan tüccarların ihtiyacı için kurulmuştur.günümüzde restore edilerek turistik amaçla kullanılmaktadır.osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.içeriye girince burnunuza dolan kahve, tütsü kokuları başınızı döndürür.gümüşçüler,etnik giysi satıcıları,elişi yastıklar, örtüler turistler kadar izmirlileride çeker bu mekana.hele hanın çıkış kapılarının birinde kurulmuş olan fincanda pişen kahveyi içmeden gitmek olmaz içinde kahvaltı edilir, alışveriş yapılır, incik boncuk alınır.
yazın izmir'in sıcağında biraz serin olması sebebiyle de tercih sebebidir.

izmir kemeraltı'nda bulunan izmir'in ve izmirlilerin gözbebeği.
hisar önü incik boncuk hacı malzemeleri hediyelik eşyalar her aradığınızı bulabileceğiniz süper mekan

Fincanda Pişen Dibek kahvesi
Bu kahvenin özelliği eski Osmanlı usulü pişirilmesi ,özel imalat dibek kahvesinin cezvede değil de direk ateşin üzerinde pişmesi.cezvede kısa sürede kaynadıgı için fincandaki kadar lezzetli olmuyor sizde benim gibi kahve düşkünüyseniz
deneğin derim.
evdede yapmak mümkün özel bir fincan gerektirmiyor bir fincana 3 kaşık kahve bir kaşık şeker atmak kafi Şekerini, kahvesini, suyunu fincana katıp karıştırılması ve direk ateşin üzerine koyulup hafif ateşe bırakılıyor kabarınca sunuma hazır köpüğü son yudumuna kadar bitmiyor ama dikkat edin sapından değilde fincandan tutarsanız yanabilir eliniz kazara yansada kahvenin keyfi acıyı hissettirmiyor

Kemeraltına inipte Kızlarağası hanına uğrayıp kahve içmeden dönmek Mümkün mü? Daha çarşıya girer girmez kaplar içinizi mis gibi kahve kokusu.Meşhurdur oranın fincanda pişen dibek kahvesi güzeller güzeli o kahvenin yanındaki minik lokumları yerken de o kahveyi getiren mekan sahibinin yakınlığı sıcaklığı sohbetide başkadır hala gitmediyseniz.yada İZMİR li değilseniz yolunuz düştüğünde mutlaka gidin kızlaragasına kahvenin tadını unutamıyacaksınız..

kahveler geldii birde baktım yan dükkandaki tabelaya isim tanıdık geldi hani denirya bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.tam 20 sene önceydi bir gece gamzenin hıckırık sesiyle uyandık daha gamze 3 yaşındaydı çocuk çırpınıyor kasılıyor ne yapacagımızı şaşırmış haldeğiz rahmetli eşim kucagında bişeyler yapmaya çalışıyor ama nafile birden kasılmaları durdu ve hareketsiz kucagında et yıgını halinde saldı kendini eşim bir çığlık attı gittii gittii çocuk diye ben şaşkın sese uyanan bir komşumuz koştu ilk hemen arabasını çalıştırdı eşim pijamalarıyla ayakları çıplak halde hastaneye gittik havale geciriyomuş bir hafta kaldı hastanede çok şükür bize geri döndü.işte o gün bizim yardımımıza koşan ve hastanede sabaha kadar bizle bekleyen daha önce hiç tanışmadıgımız komşumuzdu dükkan sahibi ben tam çıkaramadım tabi 20 sene geçti üstünden biz daha sonra o semtten taşınmıştık görüşemedik uzun yıllar kahve getiren garsona dedimki bu abinin ismi ismail'mi evet dedi çocuk neden der gibi meraklıda baktı ben dedim yıllar evvel bizim yardımımıza koşmuştu ama şimdi belkide beni hatırlamaz.çocuk abla bir selam ver istersen dedi ama çekindim biraz çocuk dayanamdı İSMAİLLL abii bak bu ablalar senin eski komşunlarmış adam şaşırdı ben girdim sonra söze dedim abi sen bizi gece yarısı hastaneye yetiştirmiştin dr demişti tam zamanında gelmişiniz diye bak o küçük kız büyüdü birde minik yavrusu var
ismail abi tanıdı bizi çok duygulandı seneler sonrada olsa ona yeniden teşekkür ettik kahvelerimizi içerken eski günlerden söz ettik güzel bir duyguydu kahve içme isteğimiz bizi 20 yıllık anılarımızı tazeledi biraz hüzünle buruk hatırladık o günleri bunuda sizlerle paylaşmak istedim

Zeyneb kahveye saldırdı

ZEYNEBİN KAHVE İÇTİKDEN SONRAKİ HALİ

KABUĞUNU BİLE GÖRMEYE TAHAMMÜLÜM YOK AMA GELİN GÖRÜNKİ GAMZE VAZGECEMİYOR MİDYEDEN

evde bunalan izmirliler için konak meydanı harika bir yer çocuklar doyasıya eğleniyor

bu kız iyice poz vermeye alıştı arkadan giderken zeynepppp dememle bakması bir oluyor


Doyasıya gezdik ama iyide yorulduk kendimizi ilk buldugumuz gölgeye attık ayakkabılar bir yana uçtu çok güzel birgündü zeynebinde hiç şikayeti yoktu