29 Haziran 2010 Salı

Zeyneb'in kıskançlığı..


Bebeklerin sanıldığından daha zeki ve çevreye duyarlı olduğunu Zeynebin hareketleri ortaya koydu. 9 aylık bebek, insan yüzünde oluşan duygu ve düşünceleri nasılda farkediyor. Gecenlerde düğüne gittik masada bulunan damla bebeği kucagıma aldıktan sonra bizim uslu sessiz zeynebimiz kendini paralıyor annesinin kucagına sığmıyor sanki kıskançlık belirtileri gösteriyor. Zeynep benimi kıskandı dediğimde yok artık daha neler diyenlere işte kanıtı

Zeynep kucaktan kurtuldu Damla bebekle resmini çekmek için masaya oturtmamızı fırsat bilip yavrucagın saçını arkadan çektiğinin farkına bile varamadık bebeği susturmak için annesine idade ettikden sonra bizimkisi sakinleşti zamane bebekleri bunlar vesselam

28 Haziran 2010 Pazartesi

Izmir'de nereleri gezip görmeli?


İZMİR SAAT KULESİ
konak meydanında izmir'in simgesi haline gelmiş olan bir yapıdır.1901 yılında ıı.abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılı için sadrazam küçük said paşa tarafından alman konsolosluk binası'nı yapan mimara yaptırılmıştır.
25 metre yüksekliğindeki kulenin saati alman imparatoru ıı.wilhelm 'in armağanıdır. dört köşesinde çeşmeleri bulunan saat kulesinin yazıtı yoktur.bir zamanlar deniz kıyısındayken şimdi denize çok uzak kalmıştır.izmire gelipte önünde hatıra resmi çektirmeyen yoktur
önünden kuşlara yem atmak çok güzel bir duygudur.
izmir'in en çabuk bulunabilinecek ve en yaygın buluşma mekanlarndan biridir..
izmir' de , sürekli canlı bir ortamda afiyet ve güvenle balığın ve salatanın en güzelinin keyfini çıkartabileceğiniz yer.HİSAR ÖNÜ
kızarmış ekmeklerinizi tabaktaki zeytinyağına bandırın !!!
helvanızı yiyin ve de kömürde kahvenizi sakın unutmayın.

izmir kemeraltı'nda bulunan süper mekanlardan kızlarağasıhanı, 1744 de izmire mal taşıyan tüccarların ihtiyacı için kurulmuştur.günümüzde restore edilerek turistik amaçla kullanılmaktadır.osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.içeriye girince burnunuza dolan kahve, tütsü kokuları başınızı döndürür.gümüşçüler,etnik giysi satıcıları,elişi yastıklar, örtüler turistler kadar izmirlileride çeker bu mekana.hele hanın çıkış kapılarının birinde kurulmuş olan fincanda pişen kahveyi içmeden gitmek olmaz içinde kahvaltı edilir, alışveriş yapılır, incik boncuk alınır.
yazın izmir'in sıcağında biraz serin olması sebebiyle de tercih sebebidir.

izmir kemeraltı'nda bulunan izmir'in ve izmirlilerin gözbebeği.
hisar önü incik boncuk hacı malzemeleri hediyelik eşyalar her aradığınızı bulabileceğiniz süper mekan

Fincanda Pişen Dibek kahvesi
Bu kahvenin özelliği eski Osmanlı usulü pişirilmesi ,özel imalat dibek kahvesinin cezvede değil de direk ateşin üzerinde pişmesi.cezvede kısa sürede kaynadıgı için fincandaki kadar lezzetli olmuyor sizde benim gibi kahve düşkünüyseniz
deneğin derim.
evdede yapmak mümkün özel bir fincan gerektirmiyor bir fincana 3 kaşık kahve bir kaşık şeker atmak kafi Şekerini, kahvesini, suyunu fincana katıp karıştırılması ve direk ateşin üzerine koyulup hafif ateşe bırakılıyor kabarınca sunuma hazır köpüğü son yudumuna kadar bitmiyor ama dikkat edin sapından değilde fincandan tutarsanız yanabilir eliniz kazara yansada kahvenin keyfi acıyı hissettirmiyor

Kemeraltına inipte Kızlarağası hanına uğrayıp kahve içmeden dönmek Mümkün mü? Daha çarşıya girer girmez kaplar içinizi mis gibi kahve kokusu.Meşhurdur oranın fincanda pişen dibek kahvesi güzeller güzeli o kahvenin yanındaki minik lokumları yerken de o kahveyi getiren mekan sahibinin yakınlığı sıcaklığı sohbetide başkadır hala gitmediyseniz.yada İZMİR li değilseniz yolunuz düştüğünde mutlaka gidin kızlaragasına kahvenin tadını unutamıyacaksınız..

kahveler geldii birde baktım yan dükkandaki tabelaya isim tanıdık geldi hani denirya bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.tam 20 sene önceydi bir gece gamzenin hıckırık sesiyle uyandık daha gamze 3 yaşındaydı çocuk çırpınıyor kasılıyor ne yapacagımızı şaşırmış haldeğiz rahmetli eşim kucagında bişeyler yapmaya çalışıyor ama nafile birden kasılmaları durdu ve hareketsiz kucagında et yıgını halinde saldı kendini eşim bir çığlık attı gittii gittii çocuk diye ben şaşkın sese uyanan bir komşumuz koştu ilk hemen arabasını çalıştırdı eşim pijamalarıyla ayakları çıplak halde hastaneye gittik havale geciriyomuş bir hafta kaldı hastanede çok şükür bize geri döndü.işte o gün bizim yardımımıza koşan ve hastanede sabaha kadar bizle bekleyen daha önce hiç tanışmadıgımız komşumuzdu dükkan sahibi ben tam çıkaramadım tabi 20 sene geçti üstünden biz daha sonra o semtten taşınmıştık görüşemedik uzun yıllar kahve getiren garsona dedimki bu abinin ismi ismail'mi evet dedi çocuk neden der gibi meraklıda baktı ben dedim yıllar evvel bizim yardımımıza koşmuştu ama şimdi belkide beni hatırlamaz.çocuk abla bir selam ver istersen dedi ama çekindim biraz çocuk dayanamdı İSMAİLLL abii bak bu ablalar senin eski komşunlarmış adam şaşırdı ben girdim sonra söze dedim abi sen bizi gece yarısı hastaneye yetiştirmiştin dr demişti tam zamanında gelmişiniz diye bak o küçük kız büyüdü birde minik yavrusu var
ismail abi tanıdı bizi çok duygulandı seneler sonrada olsa ona yeniden teşekkür ettik kahvelerimizi içerken eski günlerden söz ettik güzel bir duyguydu kahve içme isteğimiz bizi 20 yıllık anılarımızı tazeledi biraz hüzünle buruk hatırladık o günleri bunuda sizlerle paylaşmak istedim

Zeyneb kahveye saldırdı

ZEYNEBİN KAHVE İÇTİKDEN SONRAKİ HALİ

KABUĞUNU BİLE GÖRMEYE TAHAMMÜLÜM YOK AMA GELİN GÖRÜNKİ GAMZE VAZGECEMİYOR MİDYEDEN

evde bunalan izmirliler için konak meydanı harika bir yer çocuklar doyasıya eğleniyor

bu kız iyice poz vermeye alıştı arkadan giderken zeynepppp dememle bakması bir oluyor


Doyasıya gezdik ama iyide yorulduk kendimizi ilk buldugumuz gölgeye attık ayakkabılar bir yana uçtu çok güzel birgündü zeynebinde hiç şikayeti yoktu

17 Haziran 2010 Perşembe

duy feryadımı


Zaman benim yorgun beynimi düşündürdüğünde
Olmayışın beni çıkmazlara sokuyor
tek başıma
İçime gömdüğüm bu hasret kahreder durur beni
Kalbimin sesini dinlediğimde buğuk bin-bir ses
Sabahladığım karanlık geceler beni çoğu kez korkutuyor
Yalanım yok sana sözüm var, sevgimize
Üşüyorum, ağlıyorum yorgunum uzun gecelerin sabahında
Şuurumu yitirmedim fakat az kalsın sensizliğini bitiyordum
Yürüyüşler tesellisiz, umutlarım kırık gözlerim ağlamaklı
Yüreğim muhtaç sevgine, seninle olmağa ne yalan
Evet yalan sensizlik mutsuz kılıyor bu şahsımı
Zevkler alınmaz oldu yaşantımdan, yaralarım kanıyor
Durdurmak istiyorum sensiz dönen dünyamı
Dağlar duydu feryadımı, karlar eriyor isyanıma
Bir de beni sen anlasan, anlasan da geri dönsen
Dönsen de hayata bir merhaba desem yaşasam
Seni görüp de mutlu olsam
Ölsem de seninle ölsem
dön artık kurban olduğum duy feryadımı...

16 Haziran 2010 Çarşamba

REGAİB KANDİLİ mubarek olsun..


ALLAH'IM SEVDİKLERİMİ VE SANA TÜM İNANLARI SEN KORU..TÜM SIKINTILARIMIZI HAYRA DÖNÜŞTÜR...SEN HERŞEYE GÜCÜ YETENSİN, SEN BİZLERİ, SENİN YOLUNDA DOSTDOĞRU YÜRÜMEYİ NASİP ET..SEN KALPLERİMİZİ NURUNLA AYDINLAT..SEN BİZİ YALNIZ BIRAKMA...BİZİ KİMSEYE MUHTAÇ ETMEE..BOYNUMUZU SENDEN BAŞKASINA EĞDİRME..SEN BİZ ACİZ KULLARINA YARDIM EYLE..TÜM DUALARI KABUL EYLE..GÖNÜLLERDEKİ SIKINTILAR YERİNE SEVGİLER İHSAN EYLE..SEN BİZLERİ AFFEYLE...AMİNNNNN..
Bu mumarek geceyi taşıyabilmeyi kelime itibarıylada rabbimize yaklaşabilmeyi onun engin rahmetinden bereketinden nasiplenebilmeyi rabbim cümlemize nasip etsin tüm islam aleminin REGAİB KANDİLİ mubarek olsun(AMİN)

14 Haziran 2010 Pazartesi

Yalnızlık Ne Zaman Dokunur İnsana…



* Akşam yemeğini yalnız başına yerken birden anlatmak, paylaşmak istediğin binlerce cümle olduğunu ve bu cümlelerin boğazına dizildiğini anladığın an...


* Hastalandığınızda bir tas çorba pişireniniz yoksa, ameliyata girerken cüzdanınızı hastabakıcıya bırakıp hakkını helal et diyorsanız yalnızlığı iliklerinize kadar hissedebilirsiniz.


* Arkadaşlarla olmak varken, yalnız başına bilgisayarın başında olduğun an


* İçeriden nefis yemek kokularının gelmediği, hoş geldin oğlum / kızım / sevgilim / arkadaşım şeklinde karşılanmadığın bir eve adim attığında.


* Yolda hiçbir yere yetişme gereği olmadan yürürken, birden yavaş yavaş yağmur baslar. kişi alışkanlık olarak adımlarını hızlandırır. sonra hatırlar ki nasılsa görecek, seni umursayan, sırılsıklam olmuş olmana üzülecek, seni seven biri yok. adımları tekrar yavaşlatır, evine yalnız başına aksam yemeğini yemek üzere en uzun yoldan dönerken.


* Gözlerinizden yaş düşerken kendi mendilinizi kendiniz aldığınız an.


* Etrafınızı deli gibi dağıtmanıza rağmen kimselerin size laf söylemediği, kimselerin o dağınıklarınızı toplamadığı anlar. dağınık olmak hoş ama, bu noktada anlaşılan yalnızlık en az o eşyalar kadar dağıtır, toparlanamaz hale getirir insani.


* Sevdiğin şarkıyı senin kadar sevebilecek hiç kimsenin yanında olmadığı an.


* Diğerlerinden olmadığın, biraz daha farklı olduğun için arkadaşlarının seni terk ettiğini anladığın anlar...


* Evde şaşkın bir vaziyette salya sümük ağlarken uzun uzun kimi arasam diye düşündüğünüz ve isteğiniz gibi bir isim bulamadığınız zamanlar


* İş dönüşü kapıyı anahtarla açıp karanlık eve girdiğinizde "ben geldim" diyecek kimse olmadığında. hatta daha beteri, kimse olmadığını bile bile "ben geldim ulean evim, nasıl geçti günün beyav" dediğinizde. evle, bilgisayarla, televizyonla, puzzle la, müzikle, mutfak penceresiyle, yüksek sesle konuştuğunuzda.


* Gece çok geç olmuş sanıp yatarken saatin daha 12 bile olmadığı anlaşılan ve kendi kendine gülerek "tavuk gibi erken mi yatacaksın" denilen an.


* Elektriklerin kesildiği gecelerde daha net hissedilir. ne tv ne de bilgisayar olduğundan minderle ya da kolonya şişesi ile konuşulan anlardır.


* Bir bayram sabahı, ailece yaşayan karşı komşunuzun sizin yalnızlığınıza çare olsun diye istersen gel beraber kahvaltı yapalım çağrısını duyduğunuz an


* Hastayken, nane-limon yapacak, ateşinize bakacak, üzerinizi örtecek ve şefkat gösterecek kimsenin olmadığı anlar.


* Heves edip aldığınız tüm yiyeceklerin en küçük boy olmalarına rağmen bitmeden bayatlayıp atıldığı anlardır. yiyeceği çöpe dökerken başınızı kaldırıp gözlerinizi kısıp, dersiniz: işte bu an o an, anladım..


* Bir elinde sigara , kucağındaki hemstıira bakıp gülümsediğin anlardır. hatta "hemstırda birazdan sigara dumanından rahatsız olup kaçacak" diye düşündüğün anlardır.


* Evde yaptığınız yemeği tek başına yerken, masaya oturduğunda bir kaç saniyelik sessizliğin olduğu an. sonradan televizyonu açmak zorunda kalabilir insan, sırf yalnızlık hissi veren bu sessizliği bozmak için..


* Evinizde müzik dinlerken sevdiğiniz bir şarkinin çıktığı bir anda, gaza gelip bağıra bağıra şarkıyı söylediğiniz ve iğrenç sesiniz yüzünden kimseden fırça yemeyeceğinizi anlayıp kedere boğulduğunuz andır.


* Güzel bir yemek yaparsın tek başına yerken halıya bir parça dökülür eğilip sorarsın "nasıl güzel olmuş mu?" işte yalnızlığını anladığın an o andır.


* Televizyondaki spiker sunumunu bitirip iyi akşamlar dediğinde "sanada" diye karşılık verme ihtiyacı duyduğun an.


* Yılbaşı akşamı eve gelirken sokaklardaki neşeli kalabalığı izlemek sonrasında boş evde yapacak bir şey bulamamak . ..


Gecenin bir zamanı evine gelince

Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini

Anla ki yalnızsın...


Elektrik düğmesini çevirince

Çıt diye bir ses duyuyorsan

Anla ki yalnızsın...

13 Haziran 2010 Pazar

AYDIN'DA DÜĞÜN VE KEŞKEK




Türkiye'nin en batısında yer alan illerden Aydın'da gelinlik kızlar ve sünnet çocukları bu mutlu günlerinde lüks otomobillerin olmadığı zamanlarda ata binelerdi. şimdide nostalji olsun diye kullananlar yokda değil. Gelinlik kızların ve sünnet çocuklarının bu tercihi en çok atçıları sevindirir. Aydın'da bir çok kişi sadece düğünler için özel at besler.
Aydın'da yaşanan geleneklere göre gelinin bindiği atı ailenin en saygın ve en yaşlı erkeği çeker. Gelin ata bindikten sonra kesinlikle konuşmaz. Türk Bayrağı olmadan kesinlikle gelin hareket etmez. Gelin damat evine getirilince önce Bayrak damada teslim edilir. Barağı selamlayarak alan damat daha sonra büyüklerinin elini öper. Önce gelinin sağ ayağını, sonra da sol ayağını üzengiden çıkarır. Daha sonra tatlılık ve bereket için çevreye şeker ve para saçar. Bundan sonra da gelini at sırtından indirir.
Birde düğünlerin olmazsa olmazı keşkek yemeği vardır biraz meşakatlı oldugundan her zaman evde yapmak zor olabilir laf aramızda düğün yemeğine sırf keşkek yenek için bile gidilir bence deyer.nasıl yapıldıgınıda görelimmi?
Evde yapmak için bu tarif yeterlidir sanırım.

Keşkek Yemeği
Malzemesi : 1kg buğday (aşurelik buğday), 1 adet tavuk veya 1kg kuzu eti , tereyağı , tuz , su.
Hazırlanışı : 1kg ayıklanmış ve yıkanmış buğday geniş bir tencerenin içinde kaynatılır. iyice kaynayan ve ortalarından ayrılan buğdaylar bir süzgeç içine alınarak suyu süzülür ve buğdaylar ezilir. ayrı bir tencerede kaynayan etlerde et suyunun içersinden çıkarılırak lif lif olacak şekilde parçalanır. büyük ayrı bir tencerenin içine kaynayan ve ezilen buğdaylar koyularak üzerine etsuyu ilave edilerek karıştırılır. yeteri kadar et suyu koyulduktan sonra lif lif hazırlanan etler buğdayın içine ilave edilerek karıştırılır. tahta kepçe ile karıştırılan keşkek, karıştırılırken ezilmeye devam edilir. iyice sakız gibi oluncaya kadar karıştırılarak pişirilir. servis tabaklarına hazırlanan keşkeğin üzerine tereyağı ile kavrulan kırmızı biberli sosu gezdirilerek sıcak servis yapılır. Aydın ve yöresi düğünlerinin baş yemeği , sofraların baş tacıdır.

özellikle düğün ve bayram yemeği olarak bilinir. Taş dibeklerde döğülerek kabuğu çıkarılmış yumuşak Buğday'ın, yağlı Koyun etiyle büyük kazanlarda ve bol odun ateşinde büyük tahta kepçe ile köyün gençleri keşkeği döğerler oluşan Keşkek ; düğünler de misafirlere ikrar edilir. Kalaylı bakır sahanlarda ikram edilen Keşkek 'in üstüne Salçalı ve Kırmızı Biberli Tereyağı dökmek adettendir.



12 Haziran 2010 Cumartesi

MANGALDA PATETES


MANGAL YANDI KÖFTELER PİŞTİ KÖZDE VAR NE YAPALIM HEMEN PATETESLERİ YIKAYIP BOLCADA TUZLAYIP GÖMELİM KIZGIN KÜLÜN İÇİNE BAYILACAKSINIZ HARİKA OLUYOR DENEYİN BENCE HEM BENİM GİBİ KOLESTROL SONUNUNUZ VARSA ETDE YİYEMİYOSANIZ DAHA NE OLSUN İŞTE FIRSAT..

İllaki pikniye gidecez diye şart yokki terastada mangal yakılır ama değilmi gerci bundan komşular çok memnun değil ama arada olsun o kadarcıkkk

11 Haziran 2010 Cuma

Kabak receli


Malzemeler

1 kg. kabak,
1.5 kg. şeker,
750 gram su,
1 limon suyu

Yapılışı Bal kabağının iri, derin dilimli olanı iyidir. Kabuğu soyulmuş veya çekirdeği çıkarılmış kabak dilimleri 4-5 mm. derinlikte kesilir.(ben küçük doğradım) Bu dilimleri 4 kg. su içinde 250 gr. sönmüş kireç eritilmiş ve durulmuş kireç suyuna konarak bir gece bekletilir. Sonra kabaklar duru suda yıkanıp suyu süzüldükten sonra şeker ve sudan yapılmış kaynar şurup içine konarak pişirilir. Reçel kıvamını bulunca limon suyu ilave edilerek 1-2 dakika daha kaynatıldıktan sonra ateşten indirilir. Sıcak sıcak temiz ve kuru kaplara doldurulur.

10 Haziran 2010 Perşembe

KABAK ÇİCEĞİ DOLMASI


Malzemeler;

•kabak çiçekleri ( 15-20 adet )
•2 su bardağı pirinç •3 yemek kaşığı zeytinyağı,
•tuz-karabiber ,kırmızı biber ve nane
•2 adet kuru soğan,
•yarım çorba kaşığı domates salçası yada 2 domates rendesi.
Yapılışı:

•çiçekleri bol soğuk suda yıkayalım.
•Kabak çiçeğinin içindeki tohum şeklinde olan kısmını ve dışındaki sakallarını dikkatlice çıkaralım.
•Tenceremize yağı alıp üzerine,çok ince kestiğimiz soğanları koyalım ve kavuralım.
•Daha sonra yıkadığımız pirinçleri atarak yağda kavurmaya devam edelim ve tuz ekleyelim.
•Salçayı ve baharatlarıda ekleyelim.
hazırladıgımız karışımı
•Kabak çiçeklerinin içine dolduralım.
•Kabak çiçeklerinin uç kısmını boğça gibi birbirinin üzerine gelecek şekilde kapatalım.
•Üzerine 1 fincan zeytin yağ gezdirip dolmaların yarısına gelecek kadar sıcak su ve çok az tuz atalım.
•En üste bir tabak daha kapatalım önce harlı kaynayıncada kısık ateşte 15-20 dakika pişirelim.

Afiyet Olsun
kabak çiceği sevmem derseniz bir tabak dolusu yaprak sarmada hazırladım ona ne dersiniz?

KAHVALTIYA BUYRUN..


Manzara harika hava güzel biraz rüzgarın azizliğine ugrasakta acık havada kahvaltı zevki başka oluyor.

Her gün kahvaltıya ne hazırlasam diye benim gibi düşünenlerdenseniz mutfagın vazgecilmezi patetesi yardıma çağırın hemen yumurta zaten kahvaltının baştacı ikisi birleşince değşik gösterişli bir lezzet cıkıyor ortaya

Patetesleri kücük kücük küp şeklinde doğruyoruz az yagda iyice kızartıyoruz yumurtaları cırpıp tuz ve az karabiber ekleyip hazır bekletiyoruz



Kızarmış pateteslerin üzerine çırpılmış yumurtayı döküyoruz ara sıra tavayı sallayarak iyice kabarınca bir tepsi yardımıyla ters cevirip diyer tarafınıda kızartıyoruz.yapımı kolay afiyet olsun canlar.