27 Temmuz 2009 Pazartesi

Kuzumun evlilik yıl dönümü

Canlarım ilham bu ne zaman nerede geleceği bellimi olur sabahtan beri eşya topluyorum.
kuzucumda geldi yavrum yardım edecek halde değil iyice ağırlaştı hamileliği 7. ayında İzmir yanıyor sen otur dedim ben yaparım bana kahve çay yapıyo ama hepde dilinin altında bişeyler var o gittikten sonra amannnnnnnn dedim gamzenin yarın evlilik yıldönümü işi gücü bıraktım hemen geldim sayfaya önce içimden gecenleri dökeğim yarında ona bir süpriz yaparız biz gene unutmuş gibi davranalım dedim ona netten alıntı bir pasta yarın gerçeğini alırız inşaALLAH
KUZUCUĞUM

Eskimeyen 20 yıl yıl yaşadık ailece.
Bir kere üzmedin bizi.
Hiç kıyamazdı seni baban.
Kıvırçık marulumuz diye diye baharı yudumladık sayende
Asla alışkanlık değildin bizde.
Su gibi aziz ol derdi bir bardak su getirsen
sen kuzu, abin paşa ,ben sultandım.
Hayat verenim oldunuz, nefes aldım nefesinizle
ANNEEEE diyen billur sesinle uyanmak mutluluğumdur.
Her şiiri ben sizlere yazdım, sana okudum ilk kez
Siz olmasaydınız yazamazdım
Başkalarının durumuna bakıp kendi halime şükretmeği.
sizden güç alarak öğrendim
Nasıl dayanacaktım siz olmasaydınız ben bu hayata tutunurmuydum.
Ağlamanın insana verilmiş bir armağan olduğunu
En karanlık gecenin sabahı olduğunu hep hatırladım
Umudun yaşatmanın mutluluk olduğunu sizle anladım
Hayatımın en güzel yıllarını yaşattınız en zor anındada beraber yaşadınız benle
Zaman eskiyor yıllar yıllara ekleniyor
Kara kışlar yağdı başımıza zeynebimizle baharlar geldi
Eksilmeyen sevginmizi eskitemedi yaşanılanlar
Doğan her gün daha çok sevdik birbirimizi.
Göz yaşımızı ekmeğimize katık yapsakda
Hep dik durduk kimselere boyun eğmedik
Saçlarımıza aklar düştü
Doktor kapılarında bekledik,
Hastalıklar, hastaneler bile ayıramadı bizden bizi.
Sana 2. evlilik yıl dönümümüzde
Armağan olsun diye değil bir kaç dize benden
Herkesler bilsin diye sevgimizi
Seni yazmak istedim ve yazdım.
Mutluluğu yudumladığım hayat pınarımsınız
Gölgesinde huzurlandığım çınarım olmasada yanımda
Sizler bana armağansınız
Yüreğimde ki gülüm bitmeyen sevgimsiniz
Her mevsim taptaze açacak karanfilimsin
2. evlilik yıldönümümüzde
Bende sevgimizi dünyaya haykırmazmıyım
28/7/2007 günü artık hastalığı iyice ilerlemişti aile resmi çekilirken bile ayakta durmakta zorlanıyodu düğünden 2 ay sonra tamamen yatağa bağımlı kaldı bu resim çekildikten 6 ay sonrada kaybettik lanet olası akciyer kanseri mekanın cennet olsun dualarımızda kalbimizde her mutlu günümüzde sen varsın canım..

gamzeme
Evlilk yıldönümün kutlu olsun
Canım kızım güzel Gamzem
Gönlün huzur neşe dolsun
Canım kızım güzel güzel Gamzem kocana gönülden bağlan
Yavrularınla gül ve oyna
Derdi unut coşup kayna
Dürüstlükte ol bir ayna
Canım kızım güzel Gamzem
İçten davran ilgini ver
Annen gibi sevgini ver
Bilgini ver görgünü ver
Canım kızım güzel Gamzem
Yarın belki bensizde olacaksın
Annenin tecrübeleriyle yolunu bulacaksın
Güzellikleri bulasın dualarımla
Canım kızımım güzel Gamzem Gülen yüzün hiç solmasın
Kederler seni bulmasın
Bir şeyde gözün kalmasın
Canım kızım evlilik yıl dönümüz kutlu olsun

GİDER AYAK..

size gider ayak tez zamanda yapabildiğim Aydının meşhur yaz yemeği çingene pilavı ve bazlamasını getirdim. pilav değince yok pirinç bulgur felan domates biber soğanı doğrayıp içinede çökelek ve çörek otu tabikide zeytin yağını katıp karıştırdınmı muhteşem hafif bir yemekmi desem salatamı dersiniz biz yanına bazlamayıda alıp bayıla bayıla yiyoruz eskiden hamur mayalanır sacda pişirirdik bazlamayı şimdi marketlerdede bulunuyo ben köylü damarım tutdukça gidip alıyorum
bunuda oktay ustanın tariflerinden öğrenmiştim gelin böreği oda kolay unun içine evde ne kadar baharat varsa katıyorum yumurta ,yogurt birazda beyaz peynir, hatta haşlanmış kalan patetesde oluyo kabartma tozunuda koyup yumuşak bir hamur yapıyonuz merdaneyne inceltik istediğiniz şekilde kesip kızgın yağda kızartıyosun çay demlenene kadar hazır tadıda çok güzel hiç yağ çekmiyo kaynana gelini ararmış gelin sana geliyom diye gelin kaynanasına çayı demleyene kadar hemencik yaparmış pratik tam benlik dar zamanda yapılan nefis bir yiyecek kahvaltıyamı olur çay saatinemi artık nasıl isterseniz afiyet olsun canlarım


Yeni bir haftaya girerken bende yeni eve gitme hazırlıklarına başlıyorum bu gün evi toplayacam inşallah.


Çok zor geldi bana 2 yılımızı bu evde gecirdik o zaman neydii şimdi ne oldu çok zormuş ne kadar güçlü görünsemde zayıf kaldığın anlar çok oluyor.


Ağustosun 3.de taşınıyorum o güne kadar eşyaları yavaştan toplamam lazım.


her bir parçayı kolilere koyarken durup bakıyorum ayrı bir hüzün değişik bir his var içimde.


bu eve taşınırken rahmetli eşim vardı hasta güçsüz haliyle boyacısını nakliyecisini kendi bulmuştu şimdi ben kendim bulmak zorundayım.


Sanki bu evden çıkarken bir çok şeyide kaybedecem gibi geliyor bunun hüznüde var


ALLAH bir dert verdiğinde birde güzellik veriyor her zorluğun yanında bir kolaylık veriyor


biz avninin yokluğunu içimize sindiremezken şimdi gelecek olan torumumuza odaklandık biri gitti diyeri geliyor bu evde acı hatıralarımız var 3 kişi girdik 2 kişi çıkıyoruz ondan kalan son eşyalarıda ayrı bir koliye yerleştirdim


hastaneye gidip gelirken kullandığı çantasında selpak mendili saç fırçasında kalan bir kaç tel saçıyla beraber güzelce sardım paketledim son yazdığı notları yarım kalan sigara paketi çok şeyler var basit gibi görünen elime alıp derin derin düşünüp baktığım


artık kira kontratında onun attığı imza olmayacak nakliyeciğle ben konuştum kontrata paşam imzaladı


yeni eve yeni umutlarla gidiyoruz 1 hafta daha buradayız


yeni bir semt sokaklarında avninin gezmediği her baktığımda salonun köşesinde gücsüz halsiz sevgi dolu gözleriyle bana baktığı yatağıda olmayacak


bu kapıya dokunmuşdu şu avizeyi o takdırmıştı şurada yatardı diyemiycem.


Ama her zaman onun istediği gibi başımız dik güçlü olacaz


biz yol alıyoruz canlarım bir hafta daha buradayım fırsat bulursam gelirim hepinize çok teşekkür ederim

24 Temmuz 2009 Cuma

TAŞINIYORUM

Vakit geldi yolcu fatma ne yapsan durmaz.Bir haftadır fazla uğrayamadım sayfaları gezemedim izin dönüşü yeni dönem hazırlıkları var iş yerinde tadilat badana boya işler baya yoğun bu arada birde ev taşımaya hazırlanıyorum.
Oturduğum evin senelik zam vakti geldi öylesine dedimki keşke daha uygun daha güzel bir yer bulsamda taşınsak ama şimdi taşınmada zor depozit emlekçı felan zor iş derken kuzenim hala dur bizim arkadaşın kiracısı cıkacak sana yapalım o evi değince benimde aklım yattı.Ev sahibi aynı çıkan kiracının oturduğu fiyata verecekmiş yeterki güvenilir birisi olsun demiş konuştuk anlaştık hem şimdiki evden daha ucuz hem daha güzel dört ayak üstüne düşdük yani banada toplanmak kaldı
Artık Güzelyalıda değil Mimkent'te oturacaz iş yerine yine yakın arabaya binmiycem ev
en önde görülen sıralı apartmanlarda 2. kat kutu gibi bir çift çepeli denizde görür daha ne olsun fatma durmaz gider.
Hemde kuzucuğuma daha yakın zeyneb'imizin doğumuna 3 ay kaldı biz yatağını hazırladık bile şimdilik Gamze'nin küçükken oynadığı fatoş bebeği yatıyor benim bu aralar kusuruma bakmayın bir yandan taşınma bir yandan bebek hazırlıkları iş yerinde yeni ders yılı hazırlıkları çok işim var çokkkkkkk
hadi bana kolay gelsin en kısa zamanda tekrar gelirim inşaALLAH

19 Temmuz 2009 Pazar

Hayatın içinden

İzmirbüyükşehir belediyesinin kurduğu aletlerden birisi
üstte benim sevgili yegenim halasının kızı Ezgi yürüyüşünü yaparken sevimli dostlarada ilgi göstermeği ihmal etmiyo.
aşağıdada benim koşu yolum göztepe sahilyolu

Birazda hayattan kesitler olsun hep hüzün olacak değilya.Bir yıl sabırsızlıkla bekleyipte 23 günlük yıllık iznimin 19 gününü evde kös kös oturarak gecirdim kalan 4 günü hem ziyaret hemde tatil için gittiğim foçada gördümki benim fizik olarak bana huy olarak küçük halasına benzeyen sevimli yegenim Ezgi sabah erkenden kalkıyor yürüyüşe gidiyor oradan gelip sevimli halasının yaptığı tutsuz yemekler ve sağlıklı beslenme menüleriyle baya farkedilecek şekilde kiloları atmış
Kızcağıza hep derlerki Ezgi büyük halasına benziyo bende mutlu olurum tabi.
ee kızlar halaya benzer demi ama.
Bende İzmire döner dönmez başladım yürüyüşlere eskiden sahile akşamları iner çiğdem çıtlatırdık.
Şimdi sabah erken saatte eşortmanları giyip suyumuzuda alıp komşum iş arkadaşımla iniyoruz sahile önce yürüyüş sahil boyunca.
Dönüşte belediyenin parkta kurduğu 10 ayrı aletten oluşan kondisyon merkezlerinde başlıyoruz hareketlere her yaştan her kültürden insanlar çok ilgi gösteriyorlar sıra bile beklediğimiz oluyo saat sekizde koşa koşa eve gelip bir duş ardından işe ALLAH dan ev iş sahil birbirene yakın yani bir koşuşturmaca gidiyor bende bu arada kilolarda gitmeye başladı ne kadar oldugunu söylemeyeyim nazarlara gelirim birde:) aynı zamanda yine Büyükşehir Belediyesi tarafından görevlendirilen sertifikalı çalıştırıcılar eşliğinde aerobik seansları düzenleniyor.ama daha onlara katılamadım satleri bana uymuyo
işte canlarım inşallah devam edecem kilolar gidecek kolesrol düşecek durup düşünüp içli şiirler yazmak yok daha ben sahilden bir gemiye yükledip dertlerimi tasalarımı onlar bana el sallarken bede hoş geldin umut hoş geldin sağlıklı yaşam değip vurdum kendimi yollara.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

ZAMAN

Kimseler anlamaz gönül dilimden
Deryalar içmişim ben yarin elinden
Yanar avuçlarım çeksem belinden
Yokluğunda cana siner mi zaman
Bir gün batımında senden giderim
Senli hayalleri azık ederim
Oyun oynar durur bana kaderim
Kırılan gülümü sarar mı zaman
Çıkmaza düşmüşse bu kulun yolu
Dinmez olur sancı acırsa solu
Sarmak istedikçe kırılır kolu
Divane gönlümü yorar mı zaman
Derdimi bilensin çare ararım
Allah’a ayandır çile sararım
Attığın ateşle hala yanarım
Acaba maziyi arar mı zaman
Bir dostum olsunda canımı alsın
Kıymetin bilmezsem bir pula saysın
Kemiğe sarılı yamalı çulsun
Serseri gönlümü kınar mı zaman
Bu gönül yastadır sesi duyulmaz
Ölmeden mezara insan konulmaz
Bu dert bende iken iflah olunmaz
Ak düşmüş saçımı tarar mı zaman

13 Temmuz 2009 Pazartesi

DÖNDÜM

Foça yolcusu döndü sultanlıkta bitti yarın iş başı
İzmir - Çanakkale yolunun 39 km’sinden sola sapıp 26 km. sonra Foça’ya ulaşılır. İzmir’den çıktıktan sonra Karşıyaka, Çiğli ve Menemen’i geçtikten biraz sonra sağda Elf Benzin İstasyonu’nu görünce sinyal verip, sol şeride yanaşabilirsiniz demektir. Işıklardan sola döndüğünüzde artık Foça yolundasınız.


Ben bu kadar kolay gitmedim tabiki 2 saatlik yolu 3,5 saatte bitirdik yol yapım çalışmaları yüzünden.


Gittim gördüm geldim şimdi sultanlık bitti .
Bu günde gidip yolculuğunu tamamlamaya 3 ayı kalmış minik zeynebimizin ihtiyaçlarını aldık beşik,hastane cıkışı ,şampuanları,minicik tulumlar ,zıbınlar, gamze'nin bir yanında kayınvalidesi bir yanında annesi keyfine diyecek yoktu.


Hem aldık hemde zeynebimizi içinde hayal edip sevdik ALLAH sağ salim doğmayı aldıklarımızı giymeği nasip etsin çok güzel keyifli bir alışverişti hiç kemeraltına gitmek bu kadar zevkli gelmemişti bize

Bunuda Malatyalarda deniz hasreti çeken canımın içi benim sadık can dostum için çektim çoluk çocuk kimsenin olmadığı bir yer bulup attık kendimizi serin sulara ben bu resimde yokum tabiki bizim aile efradı bende kenarda resim çekmekle meşkulüm.

9 Temmuz 2009 Perşembe

GEZELİM, GÖRELİM



Yıllık iznimin bitmesine 4 gün kaldı sultanlığım bitiyor nerdeyse evde gecirmekte güzeldi.Sizlere güzel İZMİR'in güzeliklerini tanıtmaya çalıştım boyozumuzu ikram ettik eeeeee şimdi İZMİR tamam da doğup büyüdüğüm AYDIN'na haksızlık yapmış olmayayım .Gelin canlarım AYDIN'da gezelim beraberce sizlere önce incir üzüm ikramıyla ağzınızı tatlandırayım.hadi gari aydına gidiverelim heb berba siz gezerken bende yarın foçaya gidecem 3 günlüğüne dönüşte bide focayı gezeriz.
İNCİR
Ülkemizde en çok Aydın ve İzmir de yetişen incirin çok fazla çeşitleri vardır.
İnsan vücuduna faydaları saymakla bitmez.

Bir kilogramda iki bin 900 kalori bulunan incir, E ve B vitaminlerinden çok zengin.
Kuru incir, içerdiği protein miktarı yönünden fakir, sentezinde kullanılan aminoasit çeşidi açısından zengindir, bu nedenle hücre gelişimini destekler. Ayrıca kuru incir, boğaz ağrısı bronşit ve öksürüğe de faydalıdır.

Yaşı kurusundan daha fazla tercihe şayan olan incir vücuda kuvvet verir. Anasonla beraber yenen incir hem kan yapar, hem de şişmanlatır. Bağırsak iltihabı olanlar inciri çok yemelidirler.

Yaş dalları kırıldığında akan sütümsü beyaz sıvı, nasır ve siğillere sürülür.
Sesiniz kısıldığında hemen bir inciri bir su bardağı kadar sütün içine koyup bir cezvede kaynatın. Ilık ılık bu şurubu için, çok yararını göreceksiniz.
İnciri sütle ya da sirkeyle eğer oda olmazsa yalnızca zeytinyağına batırıp yiyerek basur şikayetinizi ortadan kaldırabilirsiniz.

İnciri cevizle birlikte yerseniz hem vücudunuzu zehirlerden korur, hem de bronşite iyi gelerek öksürüğü keser. Nezle için de faydalıdır.
İncirin bünyesinde şeker, albüminli maddeler, organik asitler, pektin, provitamin, A, B1, B2, C vitaminleri, magnezyum, kükürt, fosfor ve unlu maddeler bulunur.
Pek çok sağlık sorununa karşı güç ve dayanıklılık kazandırır.

Ayrıca kış aylarında vücudun direncini arttırır,
İncirin kurutulmuşu çok değerli olup, iyi bir besin kaynağıdır. Balgam söktürücü, yumuşatıcı olarak kullanılır.

Bağırsak iltihabı olanlar inciri çok yemelidir.
Bağırsaklardan toksik maddelerin atılması kandaki kollestrol seviyesinin düşürülmesi gibi faydaları da vardır.
Vitamin ve mineral bakımından zengin bir gıdadır. Enerji verir.
AYDIN'NIN MEŞHUR ADNAN MENDERES CADDESİ VE KIRMIZI MİNARESİ
AYDIN YEMEKLERİ :ÇORBALAR ***** Tarhana çorbası-Kulak çorbaası.
YEMEKLER ***** Acılı güveç-patlıcan biber kızartma-Zeytin yağlı kırlı kızartma-Zeytin yağlı taze ve kuru börülce-Patlıcan kavurma-Sarmaşık ve Kedirgen kavurma-Yaprak sarma-Etli nohut yahnisi-Nohutlu kereviz-Etli enginar-Arap saçı-Ciğer sote-İmam bayıldı-Keşkek-Tandır kebabı-Yuvarlama(sıkma)-Paşa böreği-Cilav(ayran böreği)-Ev makarnası-Ekmek dolması-Bumbar(kumbar dolması)-Sura dolması-Yavru kavurma(Biber aşı)-Dalgan döndürmesi(Isırgan otu döndürme)..
SALATALAR ***** Patlıcan-Biber teretoru(Turşusu),Börülce teretoru,turpotu salatası,semizotu salatası,çingene pilavı...
TATLILAR ***** Helva-İrmik Helvası-Zerde-Muhallebi-Sütlaç_Aşure-Lokma..

inşALLAH bu yemeklerin tariflerin,de ilerleyen zamanlarda veririm...
Geleneksel halde yapılan deve güreşleri tehlikeden uzak bir ortamda izlenebilmesi için yeni güreş alanı düzenlemiş. Dağlık alanı teraslayarak doğal tribünler yapılmış. Güreş alanının etrafını da istinat duvarıyla çevirince tehlikeden uzak bir ortamda misafirler güreşleri izlelerler. bahar aylarında güreşler düzenleniyor. güreşler bahardan kalma bir havada gerçekleşince biryandan davul-zurna sesleri, biryandan da ızgara dumanları güreş alanını tam bir piknik alanına çeviriyor . Deve güreşlerine her zaman olduğu gibi bayanların da ilgisi oldukça yoğundur
(Bende bir deveci kızıyım bunuda belirtmek istedim)
AYDIN EFESİDavul sesi yeri göğü inletir Ayak kırılır diz vurulur Kollar havada başlar dik Bakışlar desen nasılda bakar Efelerdir böyle döner ortada Elde tüfek başında fesi Ayağında çizme Poturdur donu Bakışı kartal gibi Doğrudur sözü Efedir adı Aydın efesi

( DEVECİ KIZI,EFE TORUNUYUM )


Başefeliğe adaylığını açıklayan Aydın'ın dağ köylerinden Ambarcıklı Ayşe Tülü, erkek efelerin bayan olduğu gerekçesi ile kendisinin adaylığına karşı çıkmasına tepki gösterdi. Çifte silahla dolaşan 70 yaşındaki Ayşe nine, köyünde atış talimleri yapıyor. Daha önceki yıllarda Aydın İstasyon Meydanı'na dikilen Yörük Ali Efe'nin bıyıksız heykeli de 'Bıyıksız Efe mi olur' tepkisi nedeniyle kaldırılıp yerine yenisi dikilmişti. Ege ve Akdeniz Bölgesi Yörük Ali Efe ve Efeler Şenliği öncesinde baş efe olabilmek için adaylığını açıklayan 70 yaşındaki Ayşe Tülü, kadınlardan da baş efe olabileceğini belirterek "İmam Köylü Emir Ayşe Efe de bir kadındı. Düşmana karşı çok iyi görev yaptı" dedi. Milli günlerde elindeki bayrağı ve şalvarında sakladığı tabancası ile Aydın'ın simgesi haline gelen Ayşe Tülü, "Silahlarla aram çok iyi. Bugün beni silah altına laıp askere gönderseler seve seve giderim. Bu benim içimden gelen bir duygu" dedi. Ayşe Tülü, baş efelik yarışmalarında çifte silahı ile erkeklere meydan okuyor.(Yeni Şafak)

Bayraklı ayşe nine diye bilinen memleketinin anası bayrağına vatanına geçmişine bağlı
köyümün kadını

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Boyoz gevriyeekkk sıcak sıcakkkkk

Boyoz, İzmir'e özgüdür diye biliyorum .Boyoz İzmir damak tadı ile özleşmiş, Türkiye'nin başka yerlerinde, çoğu kez, ya sadece ismi bilinen ya da ismi bile bilinmeyen,yağlı un da denen özgün bir hamurişidir. Başka yerde bulunmadığı veya hakikisi yapılmadığı için, boyozun gurbetteki İzmirliler için özel bir anlamı vardır.Mesela ben aydınlıyım orada bilinmiyor izmirde Boyozu İzmir mutfağında 1492 sonrasında İspanya'dan kovularak İzmir'e yerleşen Sefarad Yahudi toplumunun kazandırdığı konusunda bütün kaynaklar hemfikirdir. Yine İspanyol kültürünün uzantıları olan Arjantin, Şili, Peru, Meksika gibi ülkelerde de, özellikle Sefarad kökenli nüfus grupları arasında ve özellikle peynirli ve ıspanaklı türleri sıklıkla hazırlanmakla ve beğeni ile tüketilmektedir.Boyozun ilk çıkışını atık hamur malzemesinin değerlendirilmesine bağlayan kaynaklar bulunmaktadır. Boyoz ismi de, neredeyse kesin surette, İspanyolca "bollos" (bohça) kelimesinden türemiştir. İzmir dışında hiçbir şehirde ticari olarak piyasaya sunulmadığından İzmir’in böreği olmuştur. Rivayete göre, İzmir'de boyozun en iyisini Boyozcu Avram Usta yapmış, o öldükten sonra İzmir'de boyozlar "Avram Usta’nın boyozu" adı altında satılmıştır. Avram Usta'nın devrettiği geleneği günümüzde Alsancak Dostlar Fırını'nın sahibi Halim Usta ve başka ustalar yaşatmaktadır.İzmirde sabah erken saatlerde seyyar satıcıların Boyoz gevriyekkkkkkk sıcak sıcakk sesleriyle gözlerinizi acarsınız bir günde size gevrek getiririm (boyoz mutllaka kaynamış yumurtayla yenmeli )çok güzel oluyor çok

Halim Usta'nın tarifine göre,
öncelikle hamur yoğrulup top şeklinde 2-3 saat tavada dinlendirilir. Daha sonra elle tabak genişliğinde açılıp bir süre daha dinlendirilen hamur, daha sonra yine elle sallanır ve tekrar açılır ve rulo yapılıp 1-2 saat daha dinlendirilir. Kulak memesi kıvamında kopma noktasına geldiğinde tavalara sıralanır ve küçük toplar halinde kesilerek yarım saat ile bir saat arasında nebati yağ içinde bekletilir. Çok yüksek ateşte tepsi ile fırınlanmadan önce kat kat, ipince açılmış olan milföy yufkanın arasına içlik malzemesi (peynir, ıspanak vs.) de konulabilirse de, hakiki boyoz sade olur. Hamurun özelliği un, çiçek yağı ve tahin karışımı ve tuzlu olmasıdır

(konuyla ilgili bilgiler izmir kaynaklı sitelerden alıntıdır)


Göztepe sahilinin gece görüntüsü sıkıldıkça giddebildiğim bize en yakın yer.
helede sabah erken sıcak sıcak boyoz ve yumurtayı sıcak bir çayla denize baka baka yemek varki en şaşalı kahvaltıya deyer buyrun dostlar sahilde kahvaltıya...



6 Temmuz 2009 Pazartesi

BENİM DÜNYAM..

Konak karşıyaka vapuru..

İzmirin filmlere konu olmuş kordon boyu posaport kafeler
İzmir metrosu

Hisarönü çay bahcesi
Alsancak tren garı
Kadife kaleden izmir görüntüsü
Tarihi İzmir binaları
Hani insan bunalır daralır boğulacak gibi olurya ,öyle daralır öyle daralır ki ne yapacağını ne edeceğini bilmeden atar kendini sokaklara. yüreğinin içi öyle yanar ki,derdini anlatacak kimse bulamaz, anlatsada anlayacak olmaz. yalnız kalmak ister sadece,yapayalnız,ıssız bir şekilde olmak ister.hiç bir insanın olmadığı,hiçbir kimsenin bulunmadığı dağlara,ovalara,adalara gitmek ister... Böyle bir günümde attım kendimi göztepe sahiline

Akşam üzeri SAAT 18.00 sahilde kimseler yok hava hala yakıcı sıcaklığını koruyor denizin esintiside olsa yinede hissediliyordu..
Akşam gitsen oturacak yer bulamassın bütün sahil bomboştu

Deniz dalgasız ve durgun
benim gibi ovalara dağlara gidemeyen birkaç kişiden başka kimseler yoktu

üçkuyular iskelesi

üçkuyular feribotu

Benden bu kadar dostlar kendim için gezerken sizin içinde resimledim düşünmeyede zamanım olmadı bu arada dertlerimi vapura yükledim.
bu defa ben giden ben olmadım.
Bilet almadım sahte dostluklara bilinmez yarınlara
Ağlamıycam artık.
Kuruttum göz pınarlarımı
Barıştım artık kendimle
Bir de vefalı dertlerimle.
Ne zaman terk etsem onları
Bırakmadılar peşimi,geldiler benimle.
Yalnız sokaklar ve dertlerim.Birlikte yaşadık yıllarca.
Ne zaman bu son desem
Söz versem kendime.Bir yenisi eklenirdi
İnanmayanlarda duygu sömürüsü dedi.
bende bıktım artık
Rıhtımda bekleyen vapura yükleyip dertlerimi uğurluycam
son defa giden ben olmayacağım
.Sevgiyle uğurlayacağım dertlerimi.
Yeni dostlar edineceğim arkasından
İçlerinde adı dert olmayan
Umut olan, neşe olan, barış olan .
İşte deniz dalgalanmaya başladı.Beyaz köpükler kaldı geride gemiden
Dertlerim el salladı
Gittikçe kaybolan güverteden.
Yeni bir sayfa açtım kalan ömrüme
Geçmişimi de o gemiyle yolculadım.
Yolluk olarak, göz yaşlarımı hazırladım
Vedalaştım dertlerimle,son kez ağladım.
Sonra dönüp geriye yeni dostlar kucakladım.
Dertlerim kadar vefalı Adı umut olan,neşe olan,barış olan.
Bu defa giden ben olmadım.
Koparıp beyaz mendilimi maziden,
el salladım.
Yolcu ettim dertlerimi
MERHABA UMUT



















4 Temmuz 2009 Cumartesi

ZEYNEB'imize





Bebişimize elbise yaptık teyzeleri ALLAH nasip kısmet ederse 7 ekimde doğacak bebişimize elbise yapmaya çalıştık.
beden kısmını kuzucum GAMZE ördü süslemelerini ben yaptım şimdi karşımıza koyduk içinde minik kızımızı hayal edip sevdik bu sevincimizide sizlerle paylaşmak istedik ustaların yanında bizimkisi acemi işi ama naparsınız acemi annaneden bu kadar .

3 Temmuz 2009 Cuma

MAKLUBE


Maklube yi daha öncede yayınlamıştım blogcu sayfamda gelen özel istek üzerine bu tarifi canım RANA'ma ve Bim Mağazalarında çalışan yeni evli kasiyer kardeşime tabiki tüm dostlarıma akşam yemeği benden olsun
Efendim maklubeyi tanıtmak gerekirse .Benim araştırdığım kadarıyla ortadoğu geleneyine aid bir yemek maklub arapça ters çevirmek manasına geliyor.yemeğin yapılışına göre ismi de buradan geliyor
Günümüze artık servis tabaklarına alınıp yeniyosada yemek aslında siniden tabaklara almadan yeniyor yer sofrasında özelliği bu amacda sohbet ortamında yenen bir yemek olması ve kalabalık davetlerde hem özel hemde salatası yogurdu başka çeşide ihtiyac duyulmaması hadi afiyet olsun canlarım yapacak olanlara kolay gelsin memnuniyetinizi dostlarınıza şikayet ve sorularınızı yorumlarıma bekliyorum tarifi aşağıda hadi gari yetivesin bu gada bilgişlik

MALZEMELER (10 kişilik)

1-kg kuş başı et (arzunuya göre kuzu dana tavuk hatta hazır kavurma bile olabilir)

750 gr baldo pirinç

1-büyük baş kuru sogan

2 irice patates

2 su bar .garnitür (ben garnitür kullanmıyorum havuçları küp küp dograyıp haşlıyorum aynı şeklilde patates ve bezelye haşlayıp karışımı kendim yapıyorum)

tereyağ,karabiber tuz

salata için arzuya göre yeşillik

yogurt

YAPILIŞI

öncelikle etlerimizi haşlıyoruz ocaktan indirmeden önce içine 1 yemek kaşıgı kadar tereyağ tuz ve karabiberi koyup bir taşım daha kaynatıyoruz

diyer tarafta önceden sıcak suda beklettiğimiz piriçlerimizi suyunu süzüp ayrı bir yerde pilav yapar gibi şeffaflaşana kadar tereyağ birazda tuzla kavuruyoruz

patatesleri halka halka doğrayız az rengi dönene kadar kızartıyoruz

şimdi herşey hazır

Bismillah çekip ihlasımızıda katıp başlayalım uygulmaya önce halka halka doğranmış soğanları tencerenin en altına yerleştiriyoruz ardından haşlanmış süzülmüş etlerimizin yarısını

sonra kavrulmuş pirincin yarısını serelim onun üzerine tekrar etleri garnitürü serelim son olarakta kalan pirinci tekrar üzerine serelim

bu kadar canlarım üzerine bir parmak gececek kadar kaynar su koyalım kenarından bozmadan kısık ateşte suyunu cekene kadar pişirelim suyunu cektiğini anlamak içinde tencerenin kenarına kaıgın sapını daldırarak hafifce aralayıp bakabilirsiniz ama tekrar bozdugunuz yeri bastırın sonra ters çeviririken dağılabilir

maklube pişmiştir canlarım

şimdi bir süre üzerine temiz bir bez örtüp dinlendirdikten sonra siniye resimdeki gibi ters çevirin etrafınada istediğiniz türde salata ve yogurtla servise hazırdır ben yogurdun su salıp salataya karışmasını sevmiyorum o yüzden tabaklarla koydum artık sinidenmi yersiniz tabaklaramı alırsınız canınız nasıl çekerse yinnn gari afiyet olsun

2 Temmuz 2009 Perşembe

Hayırlı Cumalar


...diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi. Yıkık, perişansınız. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız. Herkes benden uzak, herkes bana kırgın düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz. Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor: 'Rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı'(Duha-3) Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin. Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! ...Bu ne büyük ferahlık değil mi?...Başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor. Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi. İşte o an ayet yetişiyor imdada:'Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! '(İnşirah-5/6) Garantiyi veren Allah !... Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği 'mutlaka' ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor. Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu, çözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor. Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş: 'Derman aradım derdime, derdim bana derman imiş' Maddi sıkıntınız hat safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas ettiniz...Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde boğulurken ayet size yeni bir ümit veriyor: 'Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allahdilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allahhakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.' (Tevbe-28 ) Bir yakınınız ölümcül hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar. Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak moral verebilesiniz. Eyyub Nebi var Kurr17;anda... Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor: Kulumuz Eyyub u da an, o zaman Rabbine şöyle nida etmişti:'Bak bana, meşekkat ve acı ile şeytan dokundu! Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun.' (Sad-41/43)Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir tutamak arıyorsunuz. Ayet el veriyor size:'Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır.Allah bilir, siz bilmezsiniz.' (Bakara-216) Rabbimiz , Rasülümüz Muhammed(s.a.v) , Kitabımız Kuran , Yolumuz Sırat-ı Müstakim!... Bizden bahtiyarı yok dünyada! ...Her ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın zafer ve başarı bizim. Bunu da kafadan söylemiyoruz, Kuran konuşuyor:Vel Akıbetü lil Muttakin (Kasas-83):Akıbet(hayırlı son, güzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar, korunanlar, inanca sarılanlar) içindir!... (http://www.islamiyet.gen.tr/ alıntıdır)

1 Temmuz 2009 Çarşamba

rüyalarım umutlarım


Rüyalarım hayallerime yardımcı oluyor
Bu sefer ruyalarim hayallerimi umutlandirmaya basladi
İzmir sıcak nemli bölük pörcük uykusuz gecenin sabahında uyandım napsan nedsem bu gün gamzede gelmeyecek paşamda uyuyo
galiba sabaha karşı yattı anneeeeee hadi yatagına git dediğinde saat 4 tü.
yalnız kahvaltıda canım istemiyo.
ayılmaya çalışırken benim sadık can dostum arkadşım aradı telefonla onla konuşurken biraz kendime geldim
aklıma geldi ben rüya gördüm .dedimki yorumlanmamış rüya okunmamış kitaba benzer.
rüya yorumlarını buldım googleden .
rüyamın yorumu fena değildi canım sıkılmadı inşallah bu gün yarın neticesini görürüm.
hayat iste. bu hayallerle umutlarimda artik isyan etmiyor